Belarus’ta Gezilecek Yerler
Belarus’ta gezilecek yerler, ülkenin zengin tarihini ve kültürel çeşitliliğini gözler önüne seriyor. Ortaçağ kalelerinden barok kiliselere, anıt meydanlardan şık caddelere kadar pek çok seçenek sunuluyor. Her biri kendi hikayesini anlatan bu yerler, keşfetmek isteyenler için unutulmaz deneyimler vaat ediyor. Belarus’un büyüleyici atmosferinde, tarihe ve moderniteye tanıklık edebilirsiniz.
Başlıklar
- 1 Belarus’ta Gezilecek Tarihi Yerler
- 1.1 Babruysk Kalesi
- 1.2 Berazino Kartuz Manastırı
- 1.3 Eski Grodno Kalesi
- 1.4 Eski Su Kulesi Binası
- 1.5 Halshany Kalesi
- 1.6 Kosava Kalesi
- 1.7 Kozel-Poklevsky Malikanesi
- 1.8 Kreva Kalesi
- 1.9 Kurapaty Çiftliği
- 1.10 Lida Kalesi
- 1.11 Lyubcha Kalesi
- 1.12 Maly Trostenets
- 1.13 Manuşko Sarayı
- 1.14 Masons Evi
- 1.15 Minsk Kalesi
- 1.16 Mir Kalesi Kompleksi
- 1.17 Navahrudak Kalesi
- 1.18 Svyatsk Malikanesi
- 1.19 Trostenets Ölüm Kampı
- 1.20 Yanka Kupala Devlet Üniversitesi
- 1.21 Yeni Grodno Kalesi
- 1.22 Zamkova Kulesi
- 2 Belarus’ta Gezilecek Cadde ve Meydanlar
- 3 Belarus’ta Gezilecek Dini Yapılar
Belarus’ta Gezilecek Tarihi Yerler
Belarus, tarih ve mimari zenginliklerle dolu, etkileyici bir kültürel mirasa ev sahipliği yapar. Ortaçağ kalelerinden barok kiliselere, anıt mezarlardan manastırlara kadar pek çok yapı ziyaretçilerini bekliyor. Her biri kendi hikayesini anlatan bu yapılar, Belarus’un geçmişini keşfetmek için ideal duraklardır. Tarih tutkunları ve seyahat meraklıları için bu yerler, unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Babruysk Kalesi
Babruysk Kalesi, Belarus’un Babruysk şehrinde 1810-1836 yılları arasında inşa edilmiştir. 19. yüzyılın ilk yarısına ait en iyi korunmuş savunma yapılarından biridir.Bereza ve Babruyka nehirlerinin birleşimindeki stratejik bir konumda yer alır.1810’da Çar I. Alexander, batıdaki tehditlere karşı kale inşasını emretmiştir. Mühendis Teodor Narbutt, Babruysk’un Berezina kıyısının en uygun yer olduğunu önermiştir. Kale, Babruysk’taki Cizvit evi ve eski bir Polonya kalesi temel alınarak yapılmıştır. 1812’de Napolyon’un ordusu kaleyi kuşatmış, ancak kale başarılı şekilde savunulmuştur. 1820’de kale, 18 yeni burç ve kule eklenerek daha da genişletilmiştir. 1825’te Çar I. Alexander ve kardeşi kale genişlemesini yerinde incelemiştir. 20. yüzyıl başlarında kale askeri önemini yitirmiş ve hapishaneye dönüştürülmüştür. II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından toplama kampı olarak kullanılmıştır. Bugün Babruysk Kalesi, Belarus’un ulusal mimari anıtları arasında yer almaktadır. Tarih meraklıları için Babruysk Kalesi, keşfedilmesi gereken eşsiz bir noktadır.
Berazino Kartuz Manastırı
Berazino Kartuz Manastırı, Belarus’ta 17. yüzyılda barok tarzında inşa edilmiştir. İtalyan mimar Giovanni Battista Gisleni tarafından, Kazimir Lev Sapieha’nın desteğiyle yapılmıştır. 1689’da tamamlanan manastır, kilise, kütüphane, hastane, eczane ve bahçeyi içeriyordu. Sapieha ailesinin sarayı, manastırın hemen yanında bulunuyordu. Kuzey Savaşı sırasında (1700-1721), manastır yağmalanmış ve zarar görmüştür. Manastır zamanla büyük bir mülk ve kredi merkezi haline gelmiştir. 1795’te Polonya’nın bölünmesiyle Rus İmparatorluğu’na dahil edilmiştir. 1830’larda manastır kapatılmış ve yapılar kışla olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1930’larda bina, Polonya yönetiminde bir toplama kampına dönüştürülmüştür. 1990’larda manastır, Belarus’un tarihi ve mimari miras listesine alınmıştır. 2014’te, manastırın ana kapısı tamamen restore edilmiştir. Manastır kompleksi, kilise, keşiş odaları ve savunma kulelerinden oluşmaktadır. Kilise, üç nefli bir bazilika ve sekizgen bir çan kulesine sahiptir. Ziyaretçiler, bu tarihi manastırın kalıntılarında geçmişin izlerini keşfedebilir.
Eski Grodno Kalesi
Eski Grodno Kalesi, Belarus’un Grodno şehrinde yer almaktadır. 11. yüzyılda Neman ve Gorodnichanka nehirlerinin birleşiminde inşa edilmiştir. Başlangıçta ahşap olan kale, Kara Rutenya yöneticilerinin merkeziydi. 13. yüzyılda savunma amaçlı bir kuleye dönüştürülmüştür. 1391-1398 yıllarında Vytautas Büyük tarafından taş yapı ve Gotik kuleler eklenmiştir. Litvanya Dükü Vytautas, bu kaleyi önemli bir ikametgah haline getirmiştir. Polonya Kralı Casimir IV Jagiellon, burada tahta çağrılmış ve 1492’de burada ölmüştür. Kale, 1586’da ölen Stephen Báthory’nin hükümdarlığında Rönesans tarzında yenilenmiştir. 1655’teki Rus-Polonya Savaşı sırasında kale büyük zarar görmüştür. 1673-1678 yıllarında Krzysztof Zygmunt Pac, kaleyi restore ettirmiştir.
Eski Su Kulesi Binası
Eski su kulesi binası, 32,7 metre yüksekliğinde ve 8 metre çapındadır. İçerisinde yer alan Doğa ve Ekoloji Müzesi, ziyaretçileri şaşırtacak bir tasarıma sahiptir. Sergi, ziyaretçilerin merdivenlerden çıktıkça keşfedeceği şekilde düzenlenmiştir. Müze, 300 metrekarelik alanda 1000’den fazla nesne sergilemektedir. Ayrıca akvaryumlarda balıklar ve kaplumbağalar da görülebilir. Müze çevresinde çiçekler, heykeller ve balıklarla dolu küçük bir gölet bulunur. Müze dört kata yayılmış farklı tematik sergiler sunmaktadır:
- Kat: “Belarus – Evimiz.” Ülkenin doğal çeşitliliği ve güzellikleri anlatılır.
- Kat: “Medeniyetin Mirası.” Ekolojik sorunlara odaklanan bir sergi.
- Kat: “Koruma Alanları.” Doğa rezervleri, anıtlar ve Kırmızı Kitap’taki hayvanlar tanıtılır.
- Kat: Sergi ve ders salonu, ayrıca şehir manzarasının keyfini çıkarabileceğiniz bir yer.
Doğa severler için bu kule, bilgi ve keyfi bir arada sunan eşsiz bir yerdir.
Halshany Kalesi
Halshany Kalesi veya Holszany Kalesi, Belarus’un Hrodna bölgesinde yer alan tarihi bir kalıntıdır. Bir zamanlar Litvanya Büyük Dükalığı’nın en büyük malikanelerinden biriydi. 1610 yılında Paweł Stefan Sapieha tarafından eski bir kalenin yerine inşa edilmiştir. Kale, Sapieha ailesinin zarif yaşam tarzını yansıtan özel bir şatoydu. “Black Castle” olarak anılsa da, kırmızı tuğlalardan yapılmıştır. Bu isim, Uladzimir Karatkievich’in bir romanındaki hayali bir kaleden gelmektedir. Halshany Kalesi, İsveçlilerin işgali sırasında ve Büyük Kuzey Savaşı’nda yağmalandı. Finansal sıkıntılar nedeniyle Sapieha ailesi kaleyi tamir edemedi. 18. yüzyılda kale, alacaklılar nedeniyle Żaba ailesine geçti. Sonraki sahipleri Korsak ailesi, mülkü bir Rus toprak sahibine sattı. 1880’de Rus sahibin emriyle kalenin kuleleri yıkılmıştır. 2018’de kuzey kulesinde hükümet destekli restorasyon çalışmaları başlamıştır. Her yaz kale duvarları yakınında yıllık turnuvalar düzenlenmektedir. Halshany Kalesi, tarih ve doğa severler için büyüleyici bir durak noktasıdır.
Kosava Kalesi
Kosava Kalesi, Belarus’un Kosava kentinde bulunan Gotik Revival tarzı bir saraydır. 1821 yılında Kont Wojciech Puslowski tarafından satın alınarak inşa edilmeye başlanmıştır. Mülk daha sonra oğlu Wandalin Puslowski’ye miras olarak kalmıştır. Ünlü lider Tadeusz Kościuszko, bu arazideki bir malikanede doğmuştur. Kalenin mimarı Franciszek Jaszczołd, sonradan restorasyonu Władysław Marconi tarafından yapılmıştır. 1863’teki Ocak Ayaklanması’nın ardından mülk, Rus aristokratlarının eline geçmiştir. I. ve II. Dünya Savaşları sırasında kale ciddi şekilde zarar görmüştür. Günümüzde, kalenin restore edilme süreci devam etmektedir. Tarihi atmosferi seven gezginler için Kosava Kalesi mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Bu etkileyici yapı, geçmişin izlerini keşfetmek isteyenleri bekliyor.
Kozel-Poklevsky Malikanesi
Kozel-Poklevsky Malikane ve Park Kompleksi, 19. yüzyılın sonlarından kalma bir başyapıttır. Eklektik mimari tarzı ve İngiliz düzenli parkıyla dikkat çeken bu yapı Belarus’tadır. Krasny Bereg köyünün kuzeyinde, Dobosna Nehri kıyısında yer almaktadır. 1893 yılında General Mihail Gatovsky ve eşi Maria-Yuzefa tarafından inşa edilmiştir. Malikanenin tasarımı, ünlü mimar Viktor Schroeter’e aittir. Park düzenlemesi ise Varşovalı bahçıvan Franciszek Szaniol’un eseridir. 1904’te Gatovsky’nin ölümüyle malikane, Kozel-Poklevsky ailesine miras kalmıştır. 1905 Rus Devrimi sırasında köylüler malikaneyi yağmalamak istemiştir. Kazak birlikleri zamanında müdahale ederek bu girişimleri engellemiştir. Bolşeviklerin gelişiyle malikane yağmalanmış, ardından tarım kurslarına ev sahipliği yapmıştır. 1921’de yapılan onarımlar, yapıyı büyük ölçüde korumuştur. II. Dünya Savaşı sırasında bina, Alman hastanesi olarak kullanılmıştır. Savaştan sonra malikanede bir tarım enstitüsü faaliyet göstermiştir. 1996-2015 yılları arasında kapsamlı bir restorasyon süreci gerçekleştirilmiştir.
Kreva Kalesi
Kreva Kalesi, Belarus’ta Kreva köyünde yer alan tarihi bir kale kalıntısıdır. Bir zamanlar Litvanya Büyük Dükleri Gediminas ve Algirdas’ın önemli bir konutuydu. Köy, deniz seviyesinden 220 metre yükseklikte yer almaktadır. 1382’de Kęstutis, kardeşi Jogaila tarafından Kreva Kalesi’nde hapsedilip öldürülmüştür. 1385’te Polonya-Litvanya Birliği’nin temeli olan Kreva Birliği burada imzalanmıştır. 16. yüzyıl başlarında Kırım Tatarları kaleyi yağmalamış ve yapı terk edilmiştir. 19. yüzyılda kale duvarlarının büyük bir kısmı yıkılmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında kale, Rus ve Alman cephe hattında ciddi zarar görmüştür. 1929’da Polonya tarafından kısmen koruma altına alınmıştır. Ancak kalıntılar, o tarihten bu yana yavaş yavaş yok olmaktadır. Kreva Kalesi, tarih ve doğa severler için etkileyici bir duraktır. Ziyaretçiler, bu kalede Orta Çağ’ın izlerini keşfedebilirler.
Kurapaty Çiftliği
Kurapaty Çiftliği, Minsk’in kuzeydoğusunda, 1930’larda toplu mezarların bulunduğu bir ormanlık alandır. 1937-1940 yılları arasında NKVD tarafından gerçekleştirilen kitlesel infazların yeridir. Kurban sayısı belirsiz olup, tahminler 7 binden 250 bine kadar değişmektedir. 1993’te, Kurapaty siyasi baskı kurbanlarının mezarı olarak ulusal miras listesine alınmıştır. Birinci kategori tarihi değere sahip olan alan, uluslararası öneme sahip kabul edilmektedir. 6 Kasım 2018’de, Kurapaty’de dört dilde yazılar bulunan bir anıt dikilmiştir. Kurapaty, Belarus’un karanlık tarihine tanıklık eden etkileyici bir hafıza alanıdır. Ziyaretçiler, burada adalet ve insan haklarının önemini derinden hissedebilirler.
Lida Kalesi
Lida Kalesi, Belarus’un Grodno bölgesinde yer alan ortaçağ kalesidir. 14. yüzyılın başlarında Litvanya Büyük Dükü Gediminas tarafından inşa edilmiştir. Kale, Töton Şövalyeleri’nin ilerleyişini durdurmak için savunma zincirinin parçasıdır. Kamenka ve Lida nehirleri, kaleyi doğal bir savunma alanı yapmaktadır. 1323-1325 yıllarında taş temeller üzerine inşa edilmiş, sonra tuğla ile kaplanmıştır. Kalenin iki köşe kulesi ve iç kısmında bir kilisesi bulunmaktadır. Güçlü savunmalara rağmen Töton Şövalyeleri tarafından birkaç kez ele geçirilmiştir. Kale, Litvanya Dükü Vytautas döneminde siyasi ve askeri olaylara sahne olmuştur. 16. yüzyılda Kırım Tatarları ve daha sonra Ruslar tarafından yağmalanmıştır. Büyük Kuzey Savaşı sırasında İsveçliler kalenin kulelerini yıkmıştır. 19. yüzyıl sonlarında yangın sonrası taşları başka yapılar için sökülmüştür.
1982’de başlayan restorasyon çalışmaları, kaleye yeniden hayat kazandırmıştır. Her yıl Lida Kalesi’nde ortaçağ turnuvaları düzenlenmektedir. Gezginler için, tarihin izlerini taşıyan bu kale mutlaka ziyaret edilmelidir.
Lyubcha Kalesi
Lyubcha Kalesi, Belarus’ta Nyoman Nehri kıyısında, 16. yüzyılın sonlarında inşa edilmiştir. 1581’de Jan Kishka tarafından yaptırılan kale, Gotik ve Rönesans etkilerini taşır. 17. yüzyılda kale, yeni sahibi Krzysztof Radziwił tarafından yeniden düzenlenmiştir. 18. yüzyılda savunma işlevini yitirmiş ve saray olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1864-1870 yılları arasında kale arazisine yeni bir saray eklenmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında saray ağır hasar görmüş ve harap olmuştur. Orijinal kale kompleksinden günümüze sadece iki kule kalmıştır. 1980’lerden itibaren arkeolojik kazılar ve koruma projeleri başlatılmıştır. 2003’te kurulan “Lyubcha Kalesi Vakfı” restorasyon çalışmalarını organize etmiştir. Kale kompleksi, Gotik-Rönesans tarzı yapıları ve tarihi izleriyle dikkat çeker. Ana kule, savunma mekanizmaları ve mimari detaylarıyla kale tarihini yansıtır. 19. yüzyıldaki saray, neogotik tarzı ve simetrik yapısıyla öne çıkar. Kale çevresindeki kazılarda, eski mutfak eşyaları ve seramik çatı kiremitleri bulunmuştur. Lyubcha Kalesi, tarihi ve mimari mirasıyla gezginler için büyüleyici bir yerdir.
Maly Trostenets
Maly Trostenets, Belarus’un Minsk yakınlarında küçük bir köy ve trajik bir yer.II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası, burada bir imha kampı kurmuştur. 1942’de Avusturya, Almanya, Hollanda, Polonya ve Çekoslovakya’dan Yahudiler buraya getirildi. Yahudiler, topluca çukurların önüne dizilerek vurularak öldürülmüşlerdir. 1942 yazından itibaren mobil gaz araçları da katliamlarda kullanılmıştır. Yad Vashem’e göre 65.000 Yahudi, çoğunlukla ormanda kurşuna dizilerek öldürüldü. Bazı tarihçiler, bu sayının 106.000 ile 200.000 arasında olduğunu savunmaktadır. Minsk Gettosu’ndaki Yahudilerin çoğu, burada öldürülenler arasındadır. 1944’te Kızıl Ordu yaklaşırken Almanlar, mahkumları öldürüp kampı yok etti. Maly Trostenets, Holokost’un acımasız boyutlarını gösteren bir anma alanıdır. Ziyaretçiler, burada tarihin trajik izlerini ve masum kurbanların anısını bulabilir.
Manuşko Sarayı
Manuşko Sarayı ve Park Kompleksi, 19. yüzyılın başlarında inşa edilmiş bir başyapıttır. Belarus’un Smilavichy kasabasında, Volma Nehri kıyısında yer almaktadır. Kompleks, neogotik ve modern unsurlar içeren retrospektif-gotik mimari tarzını yansıtır. Eski ve yeni iki saray, birleştirici bir sera alanıyla birbirine bağlanmıştır. 16. yüzyılda bu alanda bir kale bulunmaktaydı, sonrasında malikane haline gelmiştir. 1791’de mülk, Manuşko ailesinin eline geçmiş ve yeniden düzenlenmiştir. 19. yüzyılda Stanislaw Manuşko, eski sarayın inşasını tamamlamıştır. Kazimierz Manuşko, botanik ve meyve bahçeleri düzenleyerek doğal güzellik katmıştır. 20. yüzyıl başında yeni saray, eski yapıya ek olarak inşa edilmiştir. Sovyet döneminde yeni saray tarım okulu olarak kullanılmış, eski saray bakımsız kalmıştır. 1973’te yeni saraya giriş holü ve merdiven eklentisi yapılmıştır. Eski saray, dikdörtgen planlı, iki katlı ve üç katlı bir kuleye sahiptir. Yeni saray, asimetrik tasarımı ve beşgen çıkıntılarıyla neogotik-modern bir tarzdadır. Komplekste, tarihi belgeler ve Adam Mickiewicz’in bir portresi gibi eserler bulunmaktaydı. Çevresindeki 3 hektarlık park, nadir ağaç türleri ve egzotik bitkiler barındırır. Smilavichy Çamları olarak bilinen 100 yıllık siyah çamlar da burada yer alır. Manuşko Kompleksi, mimari ve doğal güzellikleriyle keşfetmeye değer bir noktadır.
Masons Evi
Minsk’teki Masons Evi, uzun bir tarihe sahiptir ve gizemle doludur. Bugün Belarus Devlet Tiyatro ve Müzik Tarihi Müzesi bu binada bulunmaktadır. 1817’de Yedi yıl süren inşaat sonrası, Yukarı Şehir’de gizemli bir yapı ortaya çıktı. Efsanelere göre bina, “Kırmızı Meşale” adlı Mason locasının emriyle inşa edilmiştir. Ancak bina sahibi Yan Khodzka’nın locanın üyesi olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır. 1922’deki restorasyonda binanın Mason haçı şeklinde tasarlandığı anlaşıldı. Pencere camları yanıltıcıydı; içeride neler olduğunu görmek mümkün değildi. Farklı zamanlarda bina, çeşitli sahipler ve kiracılara ev sahipliği yaptı. Ünlü besteci Stanislaw Manushka’nın ailesi bir dönem ikinci katta yaşamıştır. Bir dönem Minsk eyaletinin asker toplama merkezi burada bulunuyordu. Sovyet döneminde bina ortak dairelere bölünmüştü. On yıl süren restorasyon sonrası bina müze olarak yeniden hayata kazandırıldı. Masons Evi, tarihi ve mistik geçmişiyle ziyaretçilerini bekleyen büyüleyici bir yapıdır.
Minsk Kalesi
Minsk Kalesi, Belarus’ta 11. yüzyılın ortalarında inşa edilmiş bir savunma yapısıdır. Svislach ve Nyamiha nehirlerinin birleşimindeki doğal bir adada yer almıştır. Kale, Minsk’in güney sınırlarını korumak için ahşap bir yapı olarak planlanmıştır. 11. yüzyılda yapılan arkeolojik kazılar, kalenin 1063’te inşa edildiğini göstermektedir. 12. yüzyılda kale çevresinde güney ve doğu yönlerinde bir şehir gelişmiştir. Kale, su dolu bir hendekle çevrili ve yüksek surlarla korunmuştur. Kalenin içinde ahşap evler, kilise ve çeşitli ekonomik yapılar bulunmaktaydı. 16. yüzyılda kale çevresi ticaret ve zanaat faaliyetleriyle gelişim göstermiştir. 1569’da Minsk, Minsk Voyvodalığı’nın başkenti olmuş ve kale idari amaçla kullanılmıştır. 17. yüzyıl boyunca savaşlar ve yangınlar, kaleye büyük zarar vermiştir. 1654-1667 Rus-Polonya Savaşı sırasında kale, Rus kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. 18. yüzyılın sonlarında kale, ticaret alanı olarak önemini yitirmiştir. 20. yüzyıl kazılarında kalenin temel yapıları ve kültürel katmanları ortaya çıkarılmıştır. Minsk Kalesi, tarihi keşfetmek isteyen gezginler için büyüleyici bir noktadır.
Mir Kalesi Kompleksi
Mir Kalesi Kompleksi, Belarus’ta bulunan tarihi bir kale kompleksidir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu kale, Karelichy Bölgesi’ndedir. Mir kasabasında bulunan kale, bir diğer miras alanı Nesvizh’e 29 km uzaklıktadır. Deniz seviyesinden 164 metre yükseklikte konumlanan kale, 16. yüzyılda inşa edilmiştir. Geç Gotik tuğla tarzında yapılan kale, dönemin mimari özelliklerini yansıtır. Polonya-Litvanya Birliği döneminden kalan az sayıda yapıdan biridir. Tarihi dokusu ve görkemli atmosferiyle ziyaretçilerini büyüleyen bir destinasyondur. Keşfetmeye meraklı gezginler için bu eşsiz yapıyı ziyaret etmek harika bir fırsattır. Belarus’un bu muhteşem mirasını görmek, seyahatinize kültürel bir zenginlik katacaktır.
Navahrudak Kalesi, Belarus’un tarihi kalıntılarından biridir ve Litvanya Büyük Dükalığı’na aittir. Efsanelere göre Mindaugas, burada Litvanya Kralı olarak taç giymiştir. 14. yüzyılda kale, Taş Kamyanyets Kulesi tarzında bir taş kuleye sahipti. 1314’te Töton Şövalyeleri tarafından kuşatılmış ancak kule ciddi hasar görmüştür. Vytautas Büyük döneminde, kaleye dört yeni taş kule eklenmiştir. 17. yüzyılda ana kalede yedi kule, küçük kalede ise başka yapılar bulunuyordu. 16. yüzyılda Navahrudak, Kırım Tatarları tarafından kuşatılan en kuzey kalelerden biriydi. 1654-67 Rus-Polonya Savaşı sırasında kale iki kez Rusların eline geçti. 1706’da İsveçliler, Büyük Kuzey Savaşı sırasında kaleyi yağmalayıp zarar verdiler. 1920’lerde, kalıntıları korumak için çalışmalar yapılmıştır. Günümüzde kale alanı, ortaçağ canlandırmaları ve tiyatral müsabakalar için kullanılmaktadır. Navahrudak Kalesi, tarih tutkunları ve macera arayan gezginler için büyüleyici bir duraktır.
Svyatsk Malikanesi
Svyatsk Malikanesi, 18. yüzyılın ikinci yarısı ve 19. yüzyıl başına tarihlenir. Belarus’un Grodno bölgesinde, Volovich ailesinin eski mülkünde yer almaktadır. Malikanenin tasarımı, İtalyan mimar Giuseppe Sacco’ya aittir. İlk aşamada, 1779’da erken klasik tarzda saray ve iç mekanlar yapılmıştır. 19. yüzyıl başlarında ek galeriler ve kanatlarla tasarım tamamlanmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında saray yağmalanmış ve ciddi şekilde zarar görmüştür. 1920’lerde Svyatsk, sahipleri tarafından parsellenmiş ve yıkılmaya terk edilmiştir. 1929’da Polonya Sağlık Bakanlığı sarayı satın alarak kurtarmıştır. 1930-1933 arasında mimar Oscar Sosnowski tarafından restorasyon yapılmıştır. Sarayın 18. yüzyıl stilini koruyan detaylı bir yenileme gerçekleştirilmiştir. Restorasyon sırasında açık sütunlu galeri camla kaplanmıştır. Svyatsk Malikanesi, tarihi atmosferi ve mimarisiyle keşfedilmeye değer bir yerdir.
Trostenets Ölüm Kampı
II. Dünya Savaşı sırasında Trostenets Ölüm Kampı, Belarus’un en büyük Nazi kampıydı. 1941 sonbaharında Minsk’in güneydoğusunda kurulan kamp, korkunç trajedilere sahne oldu. Kurban sayısı açısından Trostenets, Auschwitz, Majdanek ve Treblinka’dan sonra dördüncü sıradadır. Naziler, burada 30’dan fazla toplu mezar ve kremasyon çukurları bırakmıştır. Bazı mezarlar 50 metre uzunluğunda, içlerinde yanmış insan kalıntıları bulunmaktadır. Cesetler, traktörlerle sıkıştırılarak önceden hazırlanan çukurlara doldurulmuştur. Toplamda 206 binden fazla insan Trostenets’te hayatını kaybetmiştir. 22 Haziran 2015’te, kamp alanında “Hatıra Kapısı” adlı anıt açılmıştır. Bu 10 metre yüksekliğindeki anıt, 1960’lardaki orijinal anıtın bir devamıdır. Trostenets, tarihin karanlık sayfalarını anmak için bir hafıza alanı olarak önemlidir.
Yanka Kupala Devlet Üniversitesi
Yanka Kupala Devlet Üniversitesi, Belarus’un Grodno şehrinde bulunan bir yükseköğretim kurumudur. Ülkenin en büyük bölgesel üniversitesi olup tüm eğitim seviyelerini entegre eder. Üniversite, ünlü Belaruslu şair ve yazar Yanka Kupala’nın adını taşımaktadır. Webometrics sıralamasına göre, Belarus üniversiteleri arasında ikinci sırada yer alır. Dünya genelinde ise 12.000 üniversite arasında 3103. sırada konumlanmıştır. Yanka Kupala Üniversitesi, Belarus’ta elektronik öğrenci kartı sistemini uygulayan ikinci kurumdur. Üniversite, modern eğitim olanakları ve geniş program seçenekleri sunmaktadır. Grodno şehrine gelen ziyaretçiler, üniversite kampüsünü keşfetme fırsatı bulabilir.
Yeni Grodno Kalesi
Yeni Grodno Kalesi, Belarus’un Grodno şehrinde yer alan bir kraliyet sarayıdır. Saray, Polonya Kralları Augustus III ve Stanisław August Poniatowski’ye ev sahipliği yapmıştır. 1793’te ünlü Grodno Sejm burada düzenlenmiştir. Kale, Neman Nehri’nin yüksek kıyısında, Eski Grodno Kalesi yakınında inşa edilmiştir. İki kale, 300 yıllık bir kemer köprü ile birbirine bağlanmıştır. Saray, Carl Frederick Pöppelmann tarafından tasarlanmış, 1734-1751 yıllarında inşa edilmiştir. 1789’da Giuseppe de Sacco yönetiminde tamamlanmış ve 1797’ye kadar kullanılmıştır. 19. yüzyılda hastane ve kışla olarak hizmet vermiştir. İki savaş arası dönemde Polonya yönetimi tarafından yenilenmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında orijinal Rokoko detayları büyük ölçüde yok olmuştur. Savaş sonrası Sovyetler, sarayı yerel yönetim binası olarak kullanmak üzere onarmıştır. 1794’te Tadeusz Kościuszko, burada bir savaş konseyi düzenlemiştir. Yeni Grodno Kalesi, tarihi önem ve mimari güzellikleriyle gezginleri beklemektedir.
Zamkova Kulesi
Zamkova Kulesi, Belarus’un Nesvizh şehrinde 16. yüzyıldan kalma mimari bir anıttır. Gotik ve Rönesans unsurlarını barındıran kule, savunma yapılarıyla dikkat çeker. Kilise avlusunun kuzeyinde, Nesvizh Savunma Duvarı’nın bir parçası olarak inşa edilmiştir. Kule, Belarus’un tarihi ve kültürel miras listesinde yer almaktadır. Kare planlı, dört katlı ve dik çatılı bir yapı olarak tasarlanmıştır. Alt kat, masif bir taban olarak inşa edilmiş, desteklerle güçlendirilmiştir. İkinci kat, dikdörtgen, yuvarlak ve kare pencereler ile nişlerle zenginleştirilmiştir. Üçüncü kat, her cephesinde üç büyük kemerli açıklık barındırır. Dördüncü kat, küçük kemerli pencereler ve profilli bir kornişle tamamlanmıştır. Kırmızı tuğla ve beyaz sıvalı detaylar, cephede dekoratif bir kontrast oluşturur. Kule, Nesvizh Kalesi’ni şehirle bağlayan önemli bir savunma yapısıydı. Benzer bir kule, Radziwill ailesine ait olan Chernavchitsy’de de bulunmaktadır. Tarihi dokusu ve mimari özellikleriyle kule, ziyaretçileri geçmişe götürmektedir.
Belarus’un tarihi yerleri, ülkenin kültürel zenginliğini ve köklü geçmişini gözler önüne seriyor. Bu büyüleyici mekanlar, hem tarih hem de mimariye ilgi duyan ziyaretçilere ilham veriyor. Belarus’un geçmişine dokunmak ve unutulmaz bir yolculuğa çıkmak isteyenler için bu yapılar, mutlaka ziyaret edilmeli. Her adımda tarihin izlerini hissedeceğiniz Belarus, sizi bekliyor.
Belarus’ta Gezilecek Cadde ve Meydanlar
Belarus, tarihi meydanları ve caddeleriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Her biri kendi hikayesini anlatan bu alanlar, ülkenin kültürel ve sosyal yaşamını yansıtıyor. Modern şehir dokusu ile geçmişin zarafetini bir arada hissedeceğiniz bu yerler, gezginler için eşsiz keşif noktalarıdır. Şimdi Belarus’un en etkileyici cadde ve meydanlarına bir göz atalım.
Bağımsızlık Meydanı
Bağımsızlık Meydanı, Belarus’un Minsk şehrindeki en önemli meydanlardan biridir. Meydan, Bağımsızlık Bulvarı üzerinde yer alır ve şehrin simgelerindendir. Belarus Ulusal Meclisi ve Minsk Belediye Binası bu meydandadır. Sovyet döneminde Lenin Meydanı olarak adlandırılmıştır. Avrupa’nın en büyük meydanlarından biri olarak dikkat çeker. Tarihi ve modern mimarinin buluştuğu bu meydan, turistleri büyüler. Şehri keşfetmek isteyenler için Bağımsızlık Meydanı mutlaka görülmelidir. Fotoğraf severler için meydanın etkileyici atmosferi harika bir fırsattır. Minsk’in enerjisini hissetmek için bu meydan ideal bir başlangıç noktasıdır. Gezginler için tarih, kültür ve modernite burada bir araya gelir.
Sovetskaya Caddesi
Sovetskaya Caddesi, Grodno’nun tarihi merkezindeki en eski caddelerden biridir. Eski adıyla Vilenskaya, Sabornaya ve Dominikanskaya olarak da bilinir. Yalnızca yayalara açık olan cadde, yaklaşık 500 metre uzunluğundadır. Sovetskaya Meydanı’ndan başlayıp Ozheshko Caddesi’ne kadar uzanır. Şehrin ticaret, kültür ve eğlence yaşamında merkezi bir rol oynar. Cadde, 19. ve 20. yüzyıl mimarisinin izlerini büyük ölçüde korur. Geçmişte, 1830-1831 ve 1864-1865 ayaklanmalarının önemli isimlerine ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle cadde, bir tür tarihi anıt olarak kabul edilebilir. Tarihi atmosferiyle seyahatseverlere geçmişin izlerini hissettirir. Grodno’yu keşfetmek isteyenler için Sovetskaya Caddesi vazgeçilmez bir duraktır.
Yıldız Meydanı
Yıldız Meydanı, Mogilev’in tarihi merkezinde yer alan büyüleyici bir noktadır. Leninskaya Caddesi’ni ikiye bölen meydan, eşsiz bir çekim merkezidir. Dünyanın tek “Yıldız Gözlemcisi” anıtı burada bulunmaktadır. Meydanın diğer bir simgesi ise büyük bir güneş saatidir. Hem tarihi dokusu hem de sanatsal yönüyle turistleri kendine çeker. Mogilev’i keşfetmek isteyen gezginler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir duraktır. Yıldız Meydanı, şehrin zarif tarihini ve modern dokunuşlarını bir arada sunar. Burada yürüyüş yaparken şehrin eşsiz atmosferini hissedebilirsiniz. Fotoğraf çekmek isteyenler için meydan harika manzaralar sunar. Mogilev seyahatinizde Yıldız Meydanı’nı ziyaret ederek unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz.
Zafer Meydanı
Zafer Meydanı, 1958’e kadar “Yuvarlak” olarak bilinen, Minsk’in merkezinde yer alır. Meydan, Nezavisimosti Bulvarı’nın Zakharova ve Kiselyova caddeleriyle kesiştiği noktadadır. Tarihi merkezdedir, RSDİP 1. Kongre Müzesi’ne ve Düğün Evi’ne yakındır. Beyaz Rusya Radyo ve Televizyon Binası’nın yanındaki bu meydan şehrin simgesidir. Meydan, Gorki Parkı‘na kadar uzanan yemyeşil bir park ile bağlantılıdır. Minsk’in sembollerinden biri olan bu meydanda özel etkinlikler düzenlenir. Resmi geçitler ve kutlama yürüyüşleri genellikle burada gerçekleşir. Yeni evlenen çiftler düğün fotoğraflarını burada çektirir. Minsk’i ziyaret edenler için meydan, mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Yeşil alanları ve tarihi dokusuyla Zafer Meydanı, seyahatseverleri büyüler.
Zybitskaya Caddesi
Zybitskaya Caddesi, Minsk’in hareketli atmosferiyle tanınan, barlar ve kafelerle dolu bir yerdir. 16-17. yüzyıllara dayanan tarihiyle, başlangıçta bir ticaret merkeziydi. 2013’ten itibaren, kültürel ve eğlence merkezi olarak yeniden canlanmıştır. Adını bulunduğu bataklık bölgeden alan cadde, geçmişte dini yapılar barındırıyordu. 19. yüzyılda atölye ve dükkanlarıyla tanınan bir ticaret merkezi haline gelmiştir. 20. yüzyılın sonlarında birçok tarihi yapı kaybedilmiş ve cadde harap olmuştur. 2010’larda modern restoranlarla dolarak sosyal ve kültürel bir cazibe merkezi oldu. Zybitskaya Caddesi, tarih ve modernliğin buluştuğu, keyifli bir buluşma noktasıdır. Ziyaretçiler, burada hem tarihi hissedebilir hem de eğlenceli anlar yaşayabilirler.
Belarus’un meydanları ve caddeleri, ülkenin hem geçmişini hem de modern yüzünü sergiliyor. Bu yerlerde yürürken tarihin izlerini hissedebilir, keyifli vakit geçirebilirsiniz. Ziyaretçilere tarihi dokuyu ve kültürel çeşitliliği bir arada sunan bu mekanlar, mutlaka görülmeli. Belarus, kendine özgü atmosferiyle sizi bu meydanlar ve caddelerde büyüleyecek.
Belarus’ta Gezilecek Dini Yapılar
Belarus, zengin tarihi ve mimarisiyle büyüleyici dini yapılarıyla dikkat çeker. Ortodoks kiliselerden Katolik katedrallere kadar uzanan bu yapılar, ülkenin ruhani ve kültürel dokusunu yansıtır. Ziyaretçiler, bu kutsal mekanlarda Belarus’un tarihine ve manevi zenginliklerine tanıklık edebilir. Şimdi Belarus’un en etkileyici dini yapılarından bazılarını keşfetmeye hazır olun.
Aziz Francis Xavier Katedrali
Aziz Francis Xavier Katedrali, Grodno’daki önemli bir Katolik katedralidir. 1687’de Barok tarzında inşa edilen yapı, Jesuit kilisesi olarak başlamıştır. 1705’te Aziz Francis Xavier onuruna Piskopos Teodor Potocki tarafından kutsanmıştır. Törene Rus Çarı I. Petro ve Polonya Kralı II. Augustus katılmıştır. 60 metre uzunluğu ve 30 metre genişliğiyle Avrupa’nın en büyüklerindendir. Katedral, 18. yüzyılda freskler, barok kubbeler ve süslemelerle zenginleştirilmiştir. Yüksek sanatsal değere sahip 70’ten fazla heykel retabloyu süsler. 12-14. yüzyıllarda yapılan kule saatlerinden biri bugün hala çalışmaktadır. 1960’ta ibadete kapatılan kilise, 1987’de yeniden açılmıştır. 1990’da küçük bazilika, 1991’de ise Grodno piskoposluk katedrali olmuştur. Tarihi ve mimarisiyle Aziz Francis Xavier Katedrali, mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Aziz Simon ve Helena Kilisesi
Aziz Simon ve Helena Kilisesi, Minsk’teki Bağımsızlık Meydanı’nda yer alır. “Kızıl Kilise” olarak da bilinen bu yapı, neo-Romenesk tarzda inşa edilmiştir. Polonyalı mimarlar Tomasz Pajzderski ve Władysław Marconi tarafından tasarlanmıştır. Yapımına 1905 yılında başlanmış ve 1910 yılında tamamlanmıştır. Duvar tuğlaları Częstochowa’dan, çatı kiremitleri ise Włocławek’ten getirilmiştir. Kilise, Edward Woyniłłowicz’in iki merhum çocuğu Simon ve Helena anısına adanmıştır. 2022 yılında küçük bir yangının ardından ibadet faaliyetleri durdurulmuştur. Tarih ve mimari meraklıları için bu kilise eşsiz bir ziyaret noktasıdır. Minsk’in kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için büyüleyici bir atmosfer sunar. Fotoğraf severler için kilisenin kırmızı tuğlaları ve zarif detayları kaçırılmamalıdır.
Aziz Sofya Katedrali
Aziz Sofya Katedrali, Polotsk’taki en eski kilise olarak kabul edilir. 1044-1066 yıllarında Prens Vseslav Briacheslavich tarafından inşa edilmiştir. Batı Dvina ve Polota nehirlerinin birleşim noktasında yer alır. Kyiv ve Novgorod’daki Aziz Sofya Katedralleriyle aynı ilahi bilgelik teması taşır. İlk yapıldığında yedi kubbeye sahipti, sonradan beşe indirildi. Katedral, yüzyıllar boyunca birçok kez yeniden inşa edilmiştir. Bugünkü hali, Vilnius Barok tarzıyla 18. yüzyılda Johann Christoph Glaubitz tarafından oluşturulmuştur. Prens Vseslav ve 16 Polotsk prensi, katedralin mezarlarında yatmaktadır. Katedral, bir dönem barut deposu olarak kullanılmış ve patlamalar yaşamıştır. Şu anda konser salonu ve müze olarak hizmet vermektedir. Zengin tarihi ve mimarisiyle katedral, Polotsk’u ziyaret edenler için büyüleyici bir noktadır. Katedralin kültürel değeri, ziyaretçilere tarihin derinliklerine yolculuk imkânı sunar.
Kalozha Aziz Boris ve Gleb Kilisesi
Kalozha Aziz Boris ve Gleb Kilisesi, Grodno’daki en eski yapıdır. Bu kilise, eski Kara Ruthen mimarisinin hayatta kalan tek anıtıdır. Mavi, yeşil ve kırmızı tonlardaki taşlarıyla dikkat çeker. Taşlar, duvarlarda haçlar ve figürler oluşturacak şekilde düzenlenmiştir. Grodno’nun tarihini hissetmek isteyenler için eşsiz bir duraktır. Mimari detaylarıyla kilise, hem kültürel hem sanatsal bir hazine sunar. Doğal taşların renkli kompozisyonları fotoğraf severler için harika görüntüler sunar. Tarihe tanıklık etmek isteyen ziyaretçiler için Kalozha Kilisesi mutlaka görülmelidir. Sessiz atmosferiyle bu kilise, ruhani bir yolculuk yapmak isteyenlere ilham verir. Grodno’nun en önemli kültürel miraslarından biri olarak bu yapı sizi büyüler.
Kutsal Ruh Katedrali
Kutsal Ruh Katedrali, Minsk’in en önemli simgelerinden biridir. Belarus Ortodoks Kilisesi’nin ana katedrali olarak kabul edilir. 1633-1642 yılları arasında Bernardine Manastırı’nın bir parçası olarak inşa edilmiştir. Polonya-Litvanya Birliği döneminde inşa edilen yapı, 1860’da yeniden Ortodoks oldu. Katedral, Belarus’un Kültürel Miras listesinde yer almaktadır. Minsk’in Yukarı Şehir bölgesindeki en önemli tarihi yapılardan biridir. Hem mimarisi hem de tarihi önemiyle turistleri kendine hayran bırakır. Ziyaretçiler, katedralin eşsiz atmosferinde huzur ve tarih hisseder. Sanat ve tarih severler için katedral, keşfedilmesi gereken bir cevherdir. Minsk’i gezenler için Kutsal Ruh Katedrali, unutulmaz bir durak olacaktır.
Kutsal Üçlü Kilisesi
Kutsal Üçlü Kilisesi, Grodno Bölgesi’nde yer alan etkileyici bir Katolik kilisesidir. 1899-1903 yılları arasında Belarus Neo-Gotik tarzında inşa edilmiştir. 61 metre yüksekliğiyle Belarus’un en uzun kiliselerinden biridir. Kilise, ince işçilikli pencereleri ve uçan payandalarıyla dikkat çeker. Etrafındaki peyzaj parkında nadir bitkiler ve havari heykelleri bulunmaktadır. Litvanya tarzı ahşap haçlar, kilisenin önünde yer alır. Kilise, ‘Küçük İsviçre’ ve ‘Belarus’un Notre-Dame’ı’ olarak adlandırılmaktadır. Hyervyaty’nin başlıca turistik cazibe merkezlerinden biri olarak ziyaretçilerini büyüler. 1899’da yapılan yapının inşası için özel bir tuğla fabrikası kurulmuştur. Çatı kiremitleri Almanya’dan ithal edilmiş, sağlamlık için yumurta akı kullanılmıştır. Kutsal Üçlü Kilisesi, zarif mimarisiyle Belarus’un en güzel yapılarındandır. Tarih ve sanat severler için mutlaka görülmesi gereken eşsiz bir yapıdır.
Tüm Azizler Kilisesi
Tüm Azizler Kilisesi, Minsk’in etkileyici ibadet noktalarından biridir. 16. yüzyıl Moskova mimarisinden esinlenen bu yapı, yüksek bir anıt kilisedir. 1990 yılında inşaat kararı alınmış, 2010 yılında tamamlanmıştır. Yüksekliği haçıyla birlikte 74 metre, kapasitesi 1200 kişidir. Kilise, savaşlarda ve trajedilerde hayatını kaybedenlere adanmıştır. Beş kubbesi, Belarus’un azizleri ve vatan için ölenleri temsil eder. Alt bölmesinde önemli savaşların toprakları ve hatıra levhaları bulunur. 2018 yılında Moskova Patriği Kirill tarafından kutsanmıştır. Anıtsal tasarımı, Belarus’un tarihine ve kültürel önemine dikkat çeker. Ziyaretçiler, hem mimarisi hem de manevi atmosferiyle bu yapıya hayran kalır. Minsk’i keşfetmek isteyenler için Tüm Azizler Kilisesi mutlaka görülmelidir.
Uspenskiy Katedrali
Uspenskiy Katedrali, Vitebsk’te yer alan bir Ortodoks başkatedralidir. Vitebsk Ortodoks Piskoposluğu’nun merkezi, Vilnius Barok tarzında inşa edilmiştir. 1743-1777 yıllarında uniat kilisesi olarak inşa edilmiştir. 1799 yılında Ortodoks katedrali olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1936’da “Tanrısız Beş Yıl” döneminde tamamen yıkılmıştır. 21. yüzyılın başında Ortodoks Kilisesi’nin girişimiyle yeniden inşa edilmiştir. 2011 yılında Minsk Metropoliti Filaret tarafından kutsanarak ibadete açılmıştır. Roma’daki San Carlo al Corso Kilisesi, yapımında örnek alınmıştır. Tarihi ve manevi anlamıyla ziyaretçilerini etkileyen bir ibadet yeridir. Vitebsk’i gezenlerin mutlaka görmesi gereken eşsiz bir yapıdır.
Belarus’un dini yapıları, yalnızca ibadet yerleri değil, aynı zamanda tarih ve sanat hazinesidir. Bu kutsal mekanlar, hem mimari güzellikleri hem de manevi atmosferleriyle ziyaretçilerini etkiler. Belarus’u keşfederken bu eşsiz yapıları ziyaret etmek, unutulmaz bir deneyim sunacaktır. Her biri, tarihe dokunmak isteyen gezginler için eşsiz birer duraktır.
Belarus’ta gezilecek yerler, tarihin derin izlerini ve modern dokunuşlarını bir arada sunuyor. Her adımda ülkenin kültürel mirasını hissetmek ve unutulmaz anılar biriktirmek mümkün. Bu büyüleyici mekanlar, tarih ve keşif tutkunları için eşsiz birer durak olacaktır. Belarus, gezginleri zengin kültürü ve eşsiz atmosferiyle karşılamaya hazır.