Sehenswürdigkeiten in Antalya
Antalya, Akdeniz’in incisi olarak bilinen ve her yıl milyonlarca turisti ağırlayan bir şehir. Tarihi dokusu, doğal güzellikleri, kültürel zenginlikleri ve muhteşem plajlarıyla, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar. Bu makalede, Antalya’da gezilecek en önemli tarihi yerler, parklar, müzeler, kiliseler, turistik destinasyonlar ve plajlar hakkında kapsamlı bir rehber bulabilirsiniz.
Schlagzeilen
- 1 Antalya’da Gezilecek Tarihi Yerler
- 1.1 Alanya Schloss
- 1.2 Alara Kalesi
- 1.3 Antalya Saat Kulesi
- 1.4 Arykanda Antik Kenti
- 1.5 Antike Stadt Aspendos
- 1.6 Antikes Theater von Aspendos
- 1.7 Hadrianus Kapısı (Üç Kapılar)
- 1.8 Hıdırlık-Turm
- 1.9 Altstadt
- 1.10 Karain Höhle
- 1.11 Karatay-Madrasa
- 1.12 Kızıl Kulea
- 1.13 Antike Stadt Myra
- 1.14 Antike Stadt Olympos
- 1.15 Antike Stadt Patara
- 1.16 Antike Stadt Phaselis
- 1.17 Perge antike Stadt
- 1.18 Rhodiapolis Antik Kenti
- 1.19 Antike Stadt Selge
- 1.20 Antike Stadt Side
- 1.21 Side Apollon Tapınağı
- 1.22 Sillyon Antik Kenti
- 1.23 Simena (Kaleköy)
- 1.24 Soura Antik Kenti
- 1.25 Antike Stadt Termessos
- 1.26 Antike Stadt Xanthos
- 1.27 Chimäre
- 1.28 Yivli Minare
- 2 Antalya’da Gezilecek Müzeler
- 3 Antalya’da Gezilecek Dini Yapılar
Antalya’da Gezilecek Tarihi Yerler
Antalya, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarih boyunca ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin izlerini taşıyan zengin kültürel mirasıyla da ziyaretçilerini büyüleyen bir şehirdir. Antik kentlerden görkemli kalelere, etkileyici tapınaklardan Selçuklu ve Roma dönemi yapılarının eşsiz örneklerine kadar pek çok tarihi mekânı keşfetmek mümkündür. Tarihin derinliklerinde bir yolculuğa çıkmak isteyenler için Antalya’da gezilecek tarihi yerler, şehrin benzersiz geçmişine tanıklık etme fırsatı sunuyor.
Alanya Schloss
Antalya’nın gözde turistik noktalarından biri olan Alanya Kalesi, Akdeniz’e hakim konumuyla şehrin simgesi haline gelmiş etkileyici bir tarihi yapıdır. Deniz seviyesinden 250 metre yükseklikte, bir yarımadanın zirvesine kurulan kale, 10 hektarlık geniş bir alanı kaplar ve 6,5 kilometre uzunluğundaki surlarıyla görkemli bir manzara sunar. 13. yüzyılda Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan bu mimari şaheser, denizden gelebilecek saldırılara karşı stratejik bir savunma noktası olarak inşa edilmiştir.
Tarihi boyunca Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de kullanılan kale, bir dönem korsanların kontrolüne geçmiş olmasına rağmen günümüze kadar büyük ölçüde korunmayı başarmıştır. 83 kulesi, 140 burcu ve kilometrelerce uzanan surlarıyla ziyaretçilerini büyüleyen Alanya Kalesi, aynı zamanda Tophane, saray kompleksi, Süleymaniye Camii, bedestenler ve tarihi Osmanlı evleriyle adeta bir açık hava müzesi niteliğindedir. Eşsiz Akdeniz manzarası ve zengin tarihiyle Alanya Kalesi, hem yerli hem de yabancı turistlerin mutlaka görmesi gereken bir yer olarak öne çıkıyor.
Alara Kalesi
Alanya’ya sadece 37 kilometre mesafede, sarp kayalıkların üzerinde yükselen Alara Kalesi, Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat’ın Mittelmeerregion’ne kazandırdığı etkileyici bir mimari eserdir. 1232 yılında önemli ticaret yollarının güvenliğini sağlamak ve kervanları korumak amacıyla bir gözlem kulesi olarak inşa edilen kale, o dönemden günümüze kadar ihtişamını korumayı başarmıştır.
Bizans dönemine ait eski kale kalıntılarını da barındıran Alara Kalesi, hem tarih hem de doğa severler için eşsiz bir keşif imkanı sunar. Surlarına çıkarak Akdeniz’in ve Alanya’nın panoramik manzarasını izleyebilir, bölgenin eşsiz güzelliklerini fotoğraflayabilirsiniz. Alara Kalesi, hem tarih dolu bir yolculuk yapmak hem de etkileyici manzaralarla büyülenmek isteyenler için ideal bir duraktır.
Antalya Saat Kulesi
Antalya’nın tarihi simgelerinden biri olan Saat Kulesi, Kale Kapısı mevkiinde, tarihi Kaleiçi’nin girişinde yer alır ve şehrin en popüler buluşma noktalarından biridir. 1901 yılında Sultan II. Abdülhamid onuruna inşa edilen bu görkemli yapı, 14 metre yüksekliği ve kare planlı mimarisiyle dikkat çeker. Dört bir yanında yer alan saatleriyle zamanın estetikle buluştuğu bu kule, Antalya’nın tarihi dokusunu yansıtan önemli eserlerden biridir.
Çevresi alışveriş çarşıları, mağazalar, restoranlar ve nostaljik tramvay hattıyla hareketli bir atmosfere sahip olan Saat Kulesi, hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler için cazip bir duraktır. Tarihi mimarisi ve merkezi konumuyla mutlaka görülmesi gereken bu simge yapı önünde bir hatıra fotoğrafı çekmeyi unutmayın. Antalya Saat Kulesi, şehrin geçmişine tanıklık eden zarif bir yapı olarak ziyaretçilerini karşılıyor.
Arykanda Antik Kenti
Antalya’nın Finike ilçesine bağlı Arif Köyü sınırlarında, yemyeşil çam ormanlarıyla çevrili bir tepede yer alan Arykanda Antik Kenti, tarih ve doğanın iç içe geçtiği etkileyici bir Likya hazinesidir. Geç Bakır Çağı ve Erken Bronz Çağı’na kadar uzanan yerleşim izleriyle dikkat çeken bu antik kent, Likya Birliği’ne ait şehirlerden biri olup daha sonra Roma egemenliği altına girmiştir. 1838 yılında bir İngiliz gezginin şans eseri keşfettiği Arykanda, bugüne kadar korunmuş tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyüler.
Antik kentte, 20 basamaklı devasa tiyatro, antik tapınaklar, agora, meclis binası, sur duvarları ve Roma hamamları gibi pek çok önemli yapıyı görebilirsiniz. Bir kilometre uzunluğundaki yamaçları aşarak ulaşılabilen Arykanda, sadece tarih meraklılarının değil, aynı zamanda doğa severlerin de favori rotalarından biridir. Panoramik vadi manzaralarıyla doğa fotoğrafçılarının ilgisini çeken Arykanda Antik Kenti’ni rehberli turlarla keşfederek bölgenin tarihi ve doğal güzelliklerini yakından deneyimleyebilirsiniz.
Antike Stadt Aspendos
Antalya’nın tarih ve kültür duraklarının başında gelen Aspendos Antik Kenti, şehir merkezine yaklaşık 46 kilometre mesafede konumlanmış. M.Ö. 10. yüzyılda inşa edilen ve günümüze kadar olağanüstü bir şekilde korunmuş olan bu antik kent, Roma dönemi mimarisinin en etkileyici örneklerini sunuyor. Aspendos, özellikle 20.000 kişilik kapasitesiyle dikkat çeken ve hala konserler ile klasik müzik festivallerine ev sahipliği yapan tiyatrosuyla tanınıyor. Antik tiyatro, etkileyici akustiği ve muhteşem mimarisiyle ziyaretçileri büyülüyor.
Aspendos, yalnızca tiyatrosuyla değil, diğer tarihi yapılarıyla da benzersiz bir deneyim sunuyor. Kentte yer alan Roma hamamları, agora, su kemerleri, akropol ve tapınaklar, dönemin ihtişamını gözler önüne seriyor. İki tepe üzerine kurulu bu antik kentte gezinirken, Aspendos’un bir zamanlar bölgenin en zengin ve etkili yerleşim yerlerinden biri olduğunu hissetmek mümkün. Tarihin içinde keyifli bir yolculuk yapmak isteyenler için Aspendos, mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir hazine.
Antikes Theater von Aspendos
ntalya’nın Serik ilçesinde bulunan Aspendos Antik Tiyatrosu, antik çağdan günümüze kadar en iyi korunmuş tiyatrolardan biri olarak, tarih ve mimari tutkunlarının ilgisini çeken bir başyapıttır. M.Ö. 2. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilen bu devasa yapı, 20.000 kişilik kapasitesiyle klasik Roma mimarisinin tüm zarafetini ve işlevselliğini yansıtır. Hem mimarisi hem de olağanüstü akustiğiyle dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri kendine hayran bırakır.
Roma döneminde tiyatro gösterileri, dini törenler ve kutlamalar için kullanılan Aspendos Tiyatrosu, kemerli köprüsü, taş kulisleri ve kesme taşlarla inşa edilmiş oturma alanlarıyla dikkat çeker. Günümüzde hala aktif olarak kullanılan tiyatro, müzik dinletileri, senfoni konserleri ve uluslararası kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Aspendos’un büyüleyici atmosferinde bir etkinliğe katılabilir veya tiyatronun en üst basamaklarından Serik’in muhteşem manzarasını fotoğraflayarak unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz. Aspendos Antik Tiyatrosu, hem tarihin hem de sanatın izlerini sürmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Hadrianus Kapısı (Üç Kapılar)
Antalya’nın tam kalbinde, Kaleiçi’ne giriş sağlayan tarihi bir yapı olan Hadrianus Kapısı, hem mimarisiyle hem de tarihi önemiyle şehrin en dikkat çekici noktalarından biridir. Halk arasında Mermer Kapı olarak da bilinen bu etkileyici yapı, M.S. 130 yılında Roma İmparatoru Hadrianus’un Antalya’yı ziyareti anısına inşa edilmiştir. Üç gözlü kemer yapısıyla bilinen kapı, Korint tarzında süslenmiş devasa mermer sütunlarıyla Roma mimarisinin zarif bir örneğini sunar.
Antalya’nın en çok fotoğraflanan yapılarından biri olan Hadrianus Kapısı, merkezi konumu sayesinde şehrin hareketli Atatürk Caddesi üzerinde yer alır ve Kaleiçi’nin tarihi dokusuna açılan bir geçit görevi görür. Göz alıcı detayları ve çevresindeki tarihi atmosferle Hadrianus Kapısı, Antalya gezinizde mutlaka uğramanız gereken bir duraktır.
Hıdırlık-Turm
Antalya’nın Kaleiçi bölgesinde, Karaalioğlu Parkı’nın güney köşesinde yer alan Hıdırlık Kulesi, tarihi ve mimarisiyle dikkat çeken bir Roma dönemi eseridir. M.Ö. 2. yüzyılda inşa edildiği düşünülen kule, alt kısmı kare, üst kısmı ise silindirik bir yapıya sahiptir ve 14 metre yüksekliğiyle bölgenin simgelerinden biri olmuştur. Roma İmparatoru Hadrianus için yaptırıldığı tahmin edilen bu yapı, antik çağlarda deniz feneri ve gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır.
Kulenin içindeki merdivenlerden zirveye çıkarak Antalya’nın, Kaleiçi’nin ve yat limanının büyüleyici manzaralarını izlemek mümkün. Günümüzde çevresini saran kafeler, restoranlar, barlar ve seyir teraslarıyla Hıdırlık Kulesi, hem tarih hem de keyifli vakit geçirmek isteyenlerin uğrak noktalarından biridir. Tarihi dokusu ve etkileyici manzarasıyla Antalya’ya gelen herkesin görmesi gereken bu kule, şehrin geçmişine açılan bir pencere sunuyor.
Altstadt
Antalya’nın tam kalbinde yer alan Kaleiçi, şehrin tarihi dokusunu en iyi yansıtan bölgelerden biri. Arnavut kaldırımlarıyla döşeli dar sokakları, Osmanlı dönemi mimarisini yansıtan ahşap ve taş yapılarla süslenmiş. Küçük yat limanından Akdeniz’in masmavi koylarına düzenlenen tekne turları, ziyaretçilere eşsiz manzaralar sunuyor. Bunun yanı sıra, hediyelik eşya dükkanları, butik oteller ve her tarza hitap eden eğlence mekanlarıyla günün her saati canlı bir atmosfere sahip.
Kaleiçi, tarihi zenginlikleriyle de göz dolduruyor. Yivli Minare, Kesik Minare, Hıdırlık Kulesi, Karatay Medresesi ve Şehzade Korkut Camii gibi yapılar geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Bölge, yalnızca tarihi keşifler için değil, aynı zamanda keyifli bir Akdeniz akşamı geçirmek için de ideal. Dünya mutfağından seçenekler sunan restoranlarda lezzetli yemekler tadabilir ya da bir kahve molası vererek bölgenin büyüleyici atmosferinin tadını çıkarabilirsiniz. Antalya’nın bu gözde bölgesi, yıl boyunca binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor ve her köşesi keşfetmeye değer bir deneyim sunuyor.
Karain Höhle
Antalya’nın Yağca Köyü’nde yer alan ve Türkiye’nin en büyük doğal mağaralarından biri olan Karain Mağarası, doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle dikkat çeken bir yer. Şehir merkezine 30 kilometre mesafede, Antalya-Burdur yolu üzerinde bulunan bu etkileyici mağara, milyonlarca yıl önce doğal yollarla oluşmuş ve tarih öncesi çağlardan itibaren yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.
Karain Mağarası’nda yapılan kazılarda, ilk çağlardan kalma kişisel eşyalar ve mağara resimleri ortaya çıkarılmış, bu da mağaranın insanlık tarihi açısından büyük bir öneme sahip olduğunu göstermektedir. Ziyaretçiler, iyi düzenlenmiş yürüyüş yollarıyla mağarayı keşfederken, devasa sarkıtlar, dikitler ve doğal göletlerin arasında büyüleyici bir yolculuğa çıkabilir. Ayrıca, mağara duvarlarına işlenmiş Roma dönemine ait kabartma yazıtlar ve binlerce yıllık yaşam alanları da burada görülebilir. Karain Mağarası, hem doğal hem de tarihi zenginlikleri bir arada görmek isteyenler için unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Karatay-Madrasa
Antalya’nın Kaleiçi semtinde yer alan Karatay Medresesi, Selçuklu döneminin zarif mimarisini yansıtan önemli bir tarihi yapıdır. 1250 yılında Celaleddin Karatay tarafından inşa edilen medrese, otantik işlemeleri, Selçuklu motifleriyle süslü minaresi ve göz alıcı taş işçiliğiyle dikkat çeker. Günümüze kadar sağlam kalmayı başaran taç kapısı, medresenin en etkileyici bölümlerinden biridir.
Kolay ulaşılabilir konumuyla ziyaretçilerini karşılayan Karatay Medresesi, Selçuklu mimarisini yakından görmek isteyenler için eşsiz bir duraktır. Kaleiçi’nin dar ve tarihi sokaklarında gezinirken bu büyüleyici yapıya rastlayabilir ve Selçuklu döneminin sanatsal inceliklerini keşfedebilirsiniz. Antalya’nın kültürel mirasını tanımak için Karatay Medresesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Kızıl Kulea
Alanya’nın sembolik yapılarından biri olan Kızıl Kule, Selçuklu döneminin zarif mimarisini yansıtan önemli bir eser. 1226 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından inşa edilen bu görkemli yapı, deniz kenarındaki stratejik konumuyla saldırılara karşı savunma amacı taşımaktadır. Dikdörtgen tasarımıyla klasik Selçuklu mimarisinin öne çıkan örneklerinden biri olan kule, 12,5 metre yüksekliğindeki surlarla çevrilidir ve 33 metre yüksekliğiyle Alanya’nın manzarasına hakim bir noktada yükselir.
Beş kattan oluşan Kızıl Kule’nin birinci katında yer alan Alanya Etnografya Müzesi, bölgenin kültürel zenginliklerini gözler önüne serer. Müze gezisinin ardından kulenin zirvesine çıkarak, hem Alanya’nın nefes kesici panoramik manzarasının hem de Akdeniz’in maviliğinin keyfini çıkarabilirsiniz. Tarih ve manzarayı bir arada sunan bu eşsiz yapı, Alanya gezinizde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biridir.
Antike Stadt Myra
Antalya’nın Demre ilçesinde yer alan Myra Antik Kenti, kaya mezarları ve tarihi yapılarıyla büyüleyici bir atmosfer sunar. Dağ eteklerine kadar uzanan bu antik kent, özellikle Bizans dönemine ait Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba Kilisesi) ile Hristiyan dünyasında önemli bir hac merkezi olarak bilinir. Tarihi ve dini önemiyle öne çıkan Myra, mistik figürler, büyük kesme taşlara oyulmuş insan yüzleri ve etkileyici heykellerle zenginleştirilmiştir.
Myra’nın en çarpıcı özelliklerinden biri, uçurum kenarındaki kaya mezarlarıdır. Gün batımında ortaya çıkan büyüleyici renklerle bu mezarlar, hem tarih meraklıları hem de fotoğraf severler için eşsiz bir manzara sunar. Tarih ve kültür dolu bir yolculuğa çıkmak isteyenler için Myra Antik Kenti, mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir destinasyondur.
Antike Stadt Olympos
Antalya’nın güney sahilinde yer alan Olimpos Antik Kenti, geçmişin izlerini günümüze taşıyan büyüleyici bir liman kenti. Phaselis Antik Kenti’yle birlikte bölgenin en büyük ve önemli limanlarından biri olan Olimpos, Helenistik dönemde, yaklaşık M.Ö. 300 yıllarında inşa edilmiş. Her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlayan bu antik kent, tarih ve kültür tutkunlarını kendine hayran bırakıyor.
Beydağları Milli Parkı’nın içinde yer alan Olimpos, doğayla iç içe bir atmosferde, Roma dönemine ait tapınakları, agora, etkileyici bir Orta Çağ Kalesi, tanrılara adak sunulan sunaklar ve antik limanıyla büyüleyici bir keşif imkanı sunuyor. Yalnızca tarihi yapılarıyla değil, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de göz kamaştıran Olimpos, hem tarih hem de doğa meraklıları için eşsiz bir rota. Geçmişin görkemini hissetmek ve unutulmaz bir yolculuğa çıkmak için Olimpos’u keşfetmeye hazır olun!
Antike Stadt Patara
Kaş ve Ölüdeniz arasında yer alan Patara, hem doğası hem de tarihiyle ziyaretçilerini büyüleyen eşsiz bir destinasyondur. Likya döneminin en büyük ve en önemli şehirlerinden biri olan Patara Antik Kenti, Xanthos Vadisi’nin gizemli atmosferi içinde konumlanmıştır. Bir zamanlar bölgenin en büyük ticaret merkezi olan Patara, günümüzde etkileyici tarihi yapıları ve iyi korunmuş kalıntılarıyla tarih ve arkeoloji meraklılarını kendine çekiyor.
Antik kentte, Korinth Tapınağı, Vespasian Hamamı, sütunlu caddeler ve bir zamanlar görkemli bir ticaret limanı olan Patara Limanı gibi benzersiz yapıları keşfedebilirsiniz. Tarihi güzellikleriyle olduğu kadar doğal zenginlikleriyle de dikkat çeken Patara, dünyaca ünlü plajı ve Caretta Caretta deniz kaplumbağalarının yuvalama alanıyla doğa tutkunlarının da favori rotalarından biridir.
Patara Antik Kenti’ni gezdikten sonra, ince beyaz kumları ve berrak sularıyla ünlü Patara Plajı’nda dinlenebilir, Akdeniz’in serin sularında yorgunluk atabilirsiniz. Tarih ve doğayı bir arada sunan bu eşsiz yer, unutulmaz bir Antalya deneyimi için mutlaka ziyaret edilmesi gereken duraklardan biridir.
Antike Stadt Phaselis
Antalya’nın tarih ve doğa zenginliklerini bir arada sunan Phaselis Antik Kenti ve Phaselis Koyu, keşfedilmesi gereken eşsiz yerler arasında yer alıyor. M.Ö. 7. yüzyılda Rodoslu denizciler tarafından kurulduğu düşünülen Phaselis, antik dönemin en önemli ticaret merkezlerinden biriydi. Sahip olduğu üç liman sayesinde her zaman canlı bir liman kenti olan Phaselis, tarihi yapılarıyla ziyaretçilerini zamanda bir yolculuğa çıkarıyor.
Antik kentte, Helenistik döneme ait görkemli tiyatro, dikkat çekici Roma su kemerleri ve agora, geçmişin izlerini günümüze taşıyan başlıca yapılar arasında. Phaselis’in tarihi atmosferini keşfettikten sonra ise, çam ormanlarıyla çevrili, el değmemiş güzelliğe sahip Phaselis Koyu’na uğrayabilirsiniz. Antalya’nın saklı doğa cennetlerinden biri olan bu koy, berrak sularında yüzmek, doğa yürüyüşlerine çıkmak, çam ağaçlarının gölgesinde kamp yapmak ve büyüleyici manzaralar fotoğraflamak için mükemmel bir yer.
Bir zamanlar korsanların saklanma noktası olan Phaselis Koyu, kalabalıklardan uzak, huzurlu bir deneyim arayanlar için vazgeçilmez bir rota sunuyor. Hem tarih hem de doğa tutkunları için Phaselis, unutulmaz anılar biriktirebileceğiniz eşsiz bir destinasyon.
Perge antike Stadt
Antalya şehir merkezine sadece 16 kilometre uzaklıkta bulunan Perge Antik Kenti, köklü tarihiyle ziyaretçilerini büyüleyen bir yer. Hitit döneminde Parha adıyla bilinen bu antik kent, Roma döneminde Anadolu’nun en gelişmiş ve planlı şehirlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Düzenli şehir planlaması, görkemli yapıları ve sanat eserleriyle ünlü olan Perge, tarihseverler için adeta bir açık hava müzesi niteliğinde.
Antik kentte, doğu-batı ve kuzey-güney yönlerinde uzanan sütunlu caddeler, M.S. 2. yüzyılda inşa edilmiş ve 15.000 kişilik kapasitesiyle dikkat çeken büyük tiyatro, anıtsal çeşmeler, Roma dönemi hamamları ve geniş agoralar yer alıyor. Heykelleri ve mimarisiyle Roma sanatının en güzel örneklerini sunan Perge, her yıl binlerce ziyaretçinin ilgisini çekiyor. Antalya’nın tarih kokan bu eşsiz rotası, geçmişe keyifli bir yolculuk yapmak isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir durak.
Rhodiapolis Antik Kenti
Antalya’nın Kumluca ilçesine sadece 2,5 kilometre mesafede, bir tepenin yamaçlarına kurulan Rhodiapolis Antik Kenti, Likya uygarlığının önemli yerleşimlerinden biridir. İsmi nedeniyle Rodos dönemine ait olduğu düşünülse de, yapılan arkeolojik çalışmalar kentin tarihinin çok daha eski dönemlere uzandığını ortaya koymuştur. Avusturyalı arkeologlar tarafından keşfedilen Rhodiapolis, özellikle Anadolu’nun en uzun Antik Yunanca yazıtına sahip olan Opramoas Anıt Mezarı ile tanınır. Bu anıt mezar, hem yazıtı hem de mimarisiyle ziyaretçileri büyüler.
Klasik dönemden Bizans dönemine kadar uzanan kalıntılarıyla Rhodiapolis, tarih meraklıları için eşsiz bir keşif alanı sunar. Antik tiyatro, agora ve diğer yapılarıyla zengin bir tarihî mirasa sahip olan kent, Antalya bölgesindeki tarih dolu rotalardan biridir. Rhodiapolis Antik Kenti, Likya uygarlığını ve geçmişin izlerini yakından keşfetmek isteyenler için unutulmaz bir duraktır.
Antike Stadt Selge
Selge Antik Kenti, Antalya’daki Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın tam ortasında, dağ yamaçlarındaki eşsiz konumuyla ziyaretçilerini büyüleyen bir antik yerleşimdir. Çarpıcı manzaraları ve tarihi zenginlikleriyle öne çıkan Selge, rafting tutkunlarının sıkça uğradığı Köprüçay Nehri’nin kıyısında yer alır. Antik kente ulaşımı sağlayan ve Roma döneminde inşa edilen köprüler, hem tarihi hem de görsel anlamda ziyaretçilere etkileyici bir deneyim sunar. Ayrıca antik kentte, Roma su kemerleri ve tarlaları sulamak için kullanılan teras sistemleri gibi dönemin mühendislik harikalarını keşfedebilirsiniz.
Selge’nin en dikkat çeken yapılarından biri, M.S. 2. yüzyıldan kalma büyük antik tiyatrosudur. Tiyatronun en üst noktasına çıkarak Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın panoramik manzarasını izleyebilir ve bu güzellikleri ölümsüzleştirebilirsiniz. Ayrıca ozanların buluşma noktası olan oditoryum, antik tapınaklar ve pazar yerleri, Selge’nin kültürel ve sosyal yaşamını yansıtan detaylar arasında yer alır.
Yürüyüş yollarıyla keyifli bir gezi deneyimi sunan ve doğal güzellikleriyle büyüleyen Selge Antik Kenti, hem tarih hem de doğa tutkunları için unutulmaz bir rotadır.
Antike Stadt Side
Seite Antik Kenti, Antalya’nın tarih ve kültür rotalarının vazgeçilmez duraklarından biridir. Side merkezinde yer alan bu antik kent, tarihi zenginliklerinin yanı sıra eşsiz gün batımı manzaralarıyla da büyüleyici bir atmosfere sahiptir. Kartpostalları süsleyen bu manzaralar, ziyaretçilere hem geçmişin izlerini hem de doğal güzellikleri bir arada sunar.
Geç Hitit Dönemi’ne uzanan köklü bir geçmişe sahip olan Side, antik çağlarda önemli bir deniz ticaret merkeziydi ve döneminin en zengin kentleri arasında yer alıyordu. Lidya ve Pers egemenliği dönemlerinde de önemini koruyan kent, günümüzde tarihi kalıntılarıyla Side’nin dört bir yanına yayılmış durumda. Side Antik Kenti, hem tarih meraklıları hem de doğal güzellikleri keşfetmek isteyenler için eşsiz bir deneyim sunuyor.
Side Apollon Tapınağı
Side’nin eşsiz tarihi atmosferini tamamlayan Apollon Tapınağı, Türkiye’nin en ikonik yapılarından biri olarak Akdeniz’in güzelliklerini tarihle buluşturuyor. Side yarımadasının denize hakim bir noktasında yer alan bu büyüleyici tapınak, M.S. 150 yıllarında müzik, uyum ve ışık tanrısı Apollon’a adanarak inşa edilmiştir. Günümüze sadece üç devasa sütunu ulaşmış olan tapınak, sütunlar üzerindeki zarif Roma kabartmalarıyla büyüleyici bir estetik sunar.
Apollon Tapınağı, özellikle gün batımında sunduğu eşsiz manzarasıyla yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çeker. Turistlerin fotoğraf çektirmek için sıraya girdiği bu tarihi yapı, uluslararası turizm dergilerinin kapaklarında sıkça yer alır. Side gezinizde mutlaka ziyaret etmeniz gereken Apollon Tapınağı, tarih, sanat ve doğanın mükemmel uyumunu keşfetmek için kaçırılmaması gereken bir noktadır.
Sillyon Antik Kenti
Antalya merkeze sadece 18 kilometre uzaklıkta, Aspendos ve Perge arasında konumlanan Sillyon Antik Kenti, yüksek bir tepe üzerine kurulu etkileyici bir tarihi yerleşimdir. Pamfilya bölgesinin başkentlerinden biri olan bu antik kent, zenginliği ve güzelliğiyle döneminin en dikkat çeken şehirlerinden biri olarak anılır. Antalya’nın en yakın ve kolay ulaşılabilir antik kentlerinden biri olan Sillyon, yerli ve yabancı turistlerin sıkça ziyaret ettiği önemli bir rotadır.
Sillyon’da, dağ yamacına inşa edilmiş 8.000 kişilik antik tiyatro, agora, ev kalıntıları, kuleler ve kale harabeleri gibi dikkat çekici yapılar arasında geçmişin izlerini sürebilirsiniz. Ayrıca, kentte Selçuklu döneminden kalma bir cami ve Bizans dönemine ait bir kilise gibi sonradan inşa edilmiş tarihi eserleri de görebilirsiniz. Hem tarihe hem de doğaya ilgi duyanlar için Sillyon Antik Kenti, panoramik manzarası ve zengin kültürel mirasıyla keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliğindedir.
Simena (Kaleköy)
Simena (Kaleköy), Antalya’nın Kekova Adası’nın karşısında yer alan, tarih ve doğal güzellikleri bir arada sunan eşsiz bir yarımada köyüdür. Akdeniz’in gizli cennetlerinden biri olarak bilinen bu büyüleyici köy, 1. derece sit alanı olarak korunmaktadır. Binlerce yıllık geçmişiyle dikkat çeken Simena Kalesi, taş evlerin süslediği dar sokakları ve muhteşem Akdeniz manzarasıyla ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar.
Kale surlarına çıktığınızda, Kekova Adası ve Akdeniz’in masmavi sularını kapsayan nefes kesici bir manzarayı izleyebilir, bu eşsiz güzelliği ölümsüzleştirmek için harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Köyün her köşesinde Roma döneminden kalma lahitler, kaya mezarları ve tarihi kalıntılarla karşılaşmak mümkündür. Günümüzde sakin bir balıkçı köyü olarak yaşamını sürdüren Simena, doğal ve tarihi dokusuyla huzur dolu bir kaçış noktası arayanlar için ideal bir rotadır.
Soura Antik Kenti
Antalya’nın Demre ilçesine sadece 6 kilometre uzaklıkta bulunan Soura Antik Kenti, Likya dönemine ait büyüleyici bir yerleşimdir. Apollon’un kehanet merkezlerinden biri olduğu düşünülen Soura, gizemli atmosferiyle ziyaretçilerini tarihin derinliklerine davet eder. Çayağzı’ndaki Andriake Harabeleri’nin üzerinde ve Kaş’a giden yol üzerinde yer alan bu antik kent, tarihi hakkında sınırlı bilgiye sahip olunsa da etkileyici kalıntılarıyla ilgi çeker.
Soura’da, akropol alanı ve doğu tarafında yer alan mezarları görebilirsiniz. Tarih ve doğa severler için ideal bir rota sunan bu bölgeye gelmişken, yakınlarda bulunan Trabenda Antik Kenti’ni de keşfetmeyi unutmayın. Bu iki antik kent arasında yapacağınız keyifli bir gezi, sizi tarihte büyüleyici bir yolculuğa çıkaracak. Soura Antik Kenti, sessiz ama çarpıcı atmosferiyle unutulmaz bir keşif noktasıdır.
Antike Stadt Termessos
Antalya’nın Güllük Dağı zirvelerinde, deniz seviyesinden 1150 metre yükseklikte yer alan Termessos Antik Kenti, eşsiz konumu ve büyüleyici manzarasıyla dikkat çekiyor. Anadolu’nun en eski halklarından olan Luvi ve Solym uygarlıklarına ait olduğu düşünülen bu antik kent, özellikle dağ eteklerine inşa edilmiş görkemli tiyatrosuyla dünya çapında ün kazanmıştır. Termessos, aynı zamanda doğa severler için ideal bir rota sunan Termessos Milli Parkı’nın içinde bulunuyor.
Südamerika’nın Maya ve İnka kentlerini andıran etkileyici bir atmosfer sunan Termessos Antik Kenti, arkeoloji ve tarih meraklıları için keşfedilmeye değer bir hazine. Kentteki arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan paha biçilemez eserler, Antalya Müzesi’nde özel bir bölümde sergilenmektedir. Antik kentteki tiyatro, agora, mezar yapıları ve surlar arasında gezinirken hem doğanın hem de tarihin büyüleyici izlerine tanıklık edebilirsiniz. Termessos, doğa yürüyüşleri ve tarihi keşiflerin birleştiği unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Antike Stadt Xanthos
Antalya ile Muğla arasında, Eşen Çayı’nın (antik adıyla Xanthos Nehri) kıyısında yer alan Xanthos Antik Kenti, bölgeye hakim iki tepenin üzerine kurulmuş, büyüleyici bir Likya şehridir. Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu antik kent, tarihi ve kültürel önemiyle dikkat çeker. M.Ö. 8. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Xanthos, Likya Birliği’nin başkenti ve yönetim merkezi olarak, dönemin en demokratik şehirlerinden biri olma unvanını taşır. Halkının Truva Savaşı’na katıldığı bilinen bu şehir, tarihi dokusuyla geçmişe ışık tutar.
Xanthos Antik Kenti’nin en dikkat çekici yapılarından biri, dağ yamacına inşa edilmiş görkemli tiyatrosudur. Tiyatrodan ve kentin farklı noktalarındaki akropol kalıntılarından harika fotoğraflar çekebilir, tepeler boyunca uzanan tarihi eserlerin izlerini sürebilirsiniz. Likya ve Roma dönemine ait zengin bir tarih barındıran Xanthos, hem tarih meraklıları hem de doğaseverler için mutlaka keşfedilmesi gereken bir yerdir.
Chimäre
Dünya çapında “Olimpos Dağı’nın sönmeyen ateşi” olarak bilinen Yanartaş (Chimera), 2500 yılı aşkın süredir yanmaya devam eden bir doğa harikasıdır. Antalya’nın Kemer ilçesinin güneydoğusunda, çam ormanlarıyla çevrili bir yamaçta, deniz seviyesinden 180 metre yükseklikte yer alan Yanartaş, yeraltından çıkan doğal gaz kaynakları sayesinde hiç sönmeyen alevleriyle büyüleyici bir manzara sunuyor.
Hem gündüz hem de gece eşsiz bir görsel şölen sunan Yanartaş, Çıralı, Olimpos ve Adrasan gibi popüler tatil beldelerine yakınlığı sayesinde doğa yürüyüşlerinin vazgeçilmez duraklarından biri haline gelmiştir. Antik dönemden bu yana pek çok efsaneye ilham kaynağı olan bu yer, Olimpos Beydağları Milli Parkı sınırları içerisinde yer aldığı için doğal ve kültürel bir miras olarak korunmaktadır. Tarihi ve mistik atmosferiyle Yanartaş, Antalya gezisinde mutlaka keşfedilmesi gereken bir yer.
Yivli Minare
Antalya’nın kalbinde, tarihi Kaleiçi’nin girişinde yer alan Yivli Minare, şehrin en önemli tarihi ve mimari simgelerinden biridir. 13. yüzyılda Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat tarafından yaptırılan bu etkileyici yapı, Selçuklu mimarisinin zarafetini gözler önüne serer. Kesme taş, tuğla ve turkuaz renkli çinilerle inşa edilen Yivli Minare, 38 metre yüksekliği ve 90 basamaklı spiral merdiveniyle dikkat çeker.
Yivli Minare’nin zirvesine çıkıldığında, Antalya’nın büyüleyici Akdeniz manzarası ve tarihi Kaleiçi’nin panoramik görüntüsü sizi karşılar. 1230 yılında inşa edilen minarenin yanı başında yer alan altı kubbeli tarihi cami, bölgenin kültürel zenginliğini keşfetmek isteyen ziyaretçiler için önemli bir duraktır. İnce detaylarla süslenmiş bu eşsiz yapı, hem fotoğraf severler hem de tarih meraklıları için Antalya’nın en özel noktalarından biridir.
Antalya’daki tarihi yerler, hem geçmişin izlerini yakından görmek hem de doğayla iç içe keyifli bir gezi deneyimi yaşamak isteyenler için unutulmaz anılar vadediyor. Zengin kültürel mirası, muhteşem manzaraları ve etkileyici atmosferleriyle bu tarihi mekânlar, şehri daha derinlemesine keşfetmek isteyenlerin rotasına mutlaka eklenmeli. Antalya, tarih ve kültür meraklılarına unutulmaz bir deneyim sunmaya hazır.
Antalya’da Gezilecek Müzeler
Antalya, yalnızca doğal güzellikleri ve tarihi eserleriyle değil, aynı zamanda zengin müze kültürüyle de ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor. Şehirdeki müzeler, Anadolu’nun binlerce yıllık tarihini gözler önüne sererken, bölgenin kültürel ve sanatsal mirasını keşfetme imkanı sağlıyor. Arkeolojik kalıntılar, su altı eserleri, etnografik koleksiyonlar ve çocuklara hitap eden oyuncak müzesi gibi pek çok farklı temaya sahip müzeleriyle Antalya, her yaştan ziyaretçiyi kendine hayran bırakıyor.
Archäologisches Museum Alanya
Alanya’nın İsmet Hilmi Balcı Caddesi üzerinde, Damlataş Plajı’na kısa bir mesafede yer alan Alanya Arkeoloji Müzesi, bölgenin zengin tarihini gözler önüne seren etkileyici bir kültürel duraktır. 1967 yılında açılan müze, Antalya çevresindeki antik kentlerde yapılan kazılardan elde edilen eserlerin yanı sıra Ankara Museum für anatolische Zivilisationen’nden getirilen, Tunç Çağı’ndan Lidya dönemine uzanan tarihi hazineleri sergiliyor. Fenike dilinde yazılmış taş yazıt, müzenin en eski eseri olarak özel bir öneme sahiptir.
Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma çok sayıda eseri barındıran müze, Türk-İslam koleksiyonuyla da dikkat çekiyor. Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait silahlar, takılar, el yazmaları ve yörük kilimleri gibi objeler, Alanya’nın tarihi zenginliklerini yakından tanıma fırsatı sunuyor. Alanya Arkeoloji Müzesi, hem tarih hem de sanat meraklıları için keşfedilmeye değer bir deneyim vadediyor.
Museum von Antalya
Antalya Müzesi, şehrin zengin tarihini keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir duraktır. İlk olarak 1. Dünya Savaşı sırasında işgalcilerden kurtarılan eserlerin sergilenmesi amacıyla Kaleiçi’ndeki Yivli Camii’nde açılan müze, 1972 yılında Konyaaltı Caddesi’ndeki modern binasına taşınmıştır. 30.000 m²’lik geniş bir alana yayılan ve 14 sergi salonunda Pamfilya ve Pisidya bölgelerinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan binlerce tarihi eseri barındıran müze, ziyaretçilerini Anadolu’nun derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarır.
Müzenin geniş bahçesindeki açık hava bölümü, Lidya lahitleri, Roma sütunları ve Helenistik dönemden kalan heykelleri gözler önüne sererek tarihi eserleri doğal bir ortamda keşfetme imkanı sunar. İyi düzenlenmiş koleksiyonları ve etkileyici sergileriyle pek çok uluslararası ödül kazanan Antalya Müzesi, özellikle tabiat tarihi, seramik eserler, imparatorlar, tanrılar ve mozaik salonlarıyla mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir kültür noktasıdır. Anadolu’nun zengin tarihine tanıklık etmek isteyenler için Antalya Müzesi, büyüleyici bir deneyim vadediyor.
Antalya Atatürk-Haus und Museum
Antalya’nın en işlek noktalarından biri olan Atatürk Caddesi üzerinde, Karaalioğlu Parkı ve Kaleiçi’nin hemen yanında yer alan Antalya Atatürk Evi ve Müzesi, tarihi bir Osmanlı konağında hizmet vermektedir. 11 Mart 1930’da Atatürk’ün Antalya ziyaretinde konakladığı bu özel mekan, merkezi konumuyla şehir turunuz sırasında kolayca karşınıza çıkacak etkileyici bir duraktır.
Müzede, Atatürk’ün kaldığı oda ve kişisel eşyalarının yanı sıra, o döneme ait mobilyalarla dekore edilmiş odalar, Atatürk’ün Antalya ziyaretine dair fotoğraflar, silah ve para koleksiyonları gibi pek çok değerli eser sergilenmektedir. Antalya Atatürk Evi ve Müzesi, hem tarih meraklıları hem de Atatürk’ün hayatını ve mirasını daha yakından tanımak isteyenler için mutlaka görülmesi gereken anlamlı bir mekandır.
Spielzeugmuseum Antalya
Antalya Oyuncak Müzesi, 2011 yılında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda ziyarete açılarak Türkiye’nin Istanbul ve İzmir’den sonra üçüncü oyuncak müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlamaya başlamıştır. Çocuklu aileler için keyifli bir gezi rotası olan müze, 3000’den fazla oyuncağı kapsayan zengin koleksiyonlarıyla sadece çocuklara değil, nostaljik bir yolculuğa çıkmak isteyen yetişkinlere de hitap eder.
Müzede, yıllar boyunca oyuncak dünyasında yaşanan değişimleri keşfederken, Şirinler, Temel Reis, Red Kit ve Keloğlan gibi sevilen çizgi film ve masal kahramanlarının oyuncaklarını ve heykellerini de yakından görebilirsiniz. Antalya Oyuncak Müzesi, geçmişe dönüp çocukluk anılarını canlandırmak ve yeni nesillere oyuncakların tarihini tanıtmak için mutlaka ziyaret edilmesi gereken eşsiz bir mekandır.bir konumda yer alan Olympos Antik Kenti, Likya dönemine ait kalıntıları ile ünlüdür. Ayrıca, Çıralı’ya kısa bir mesafede bulunan Yanartaş (Chimera), sürekli olarak yanan doğal gaz alevleri ile dikkat çeker. Gece ziyaret edildiğinde, Yanartaş’ın mistik atmosferi büyüleyicidir.
Elmali-Museum
Elmalı, Neolitik dönemden günümüze kadar pek çok uygarlığın izlerini taşıyan ve Türkiye’nin arkeolojik açıdan en değerli müzelerinden biri olan Elmalı Müzesi’ne ev sahipliği yapar. 2011 yılında Eski Hükümet Konağı’nda ziyarete açılan müze, 11 teşhir salonuyla geçmişe büyüleyici bir yolculuk sunar.
Müzenin koleksiyonunda kalkolitik döneme ait Bağbaşı eserleri, Karataş Semayük mezar alanında bulunmuş antik mezarlar ve Kızılbel ile Bayındır Tümülüsleri kazılarından çıkarılan tarihi hazineler gibi dikkat çekici parçalar yer alır. Elmalı Müzesi, bölgenin tarihine ışık tutan bu eşsiz eserleri görmek ve Anadolu’nun kültürel mirasını daha yakından tanımak isteyenler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.
Side Museum
Side Antik Kenti’ne kısa bir yürüyüş mesafesinde, Roma dönemine ait bir hamam kompleksinde yer alan Side Müzesi, zengin tarihi koleksiyonlarıyla 1962 yılından beri ziyaretçilerini ağırlıyor. Geç Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze ulaşan binlerce eseri barındıran müze, tarihi dokusuyla büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Müzenin en dikkat çekici parçalarından biri ise M.S. 2. yüzyıla ait, bereketi simgeleyen Üç Güzeller Heykeli’dir.
Roma dönemi lahitleri, mozaik parçaları, heykeller, Selçuklu dönemi yazıtları ve Geç Hitit dönemine ait bazalt sütun başları gibi birçok eserin yer aldığı koleksiyonlar, tarihin izlerini yakından görme imkanı sunuyor. Side Müzesi, tarih ve sanat meraklıları için Side ziyaretinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu eşsiz müzeyi keşfederken, farklı dönemlere ait eserler arasında büyüleyici bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Side Sualtı Müzesi
Side Sualtı Müzesi, Türkiye’nin ilk ve dünyanın en büyük ikinci su altı müzesi olarak 2015 yılında ziyarete açılmıştır. Her yıl binlerce dalış meraklısını ağırlayan bu eşsiz müze, sadece su altı dünyasını değil, aynı zamanda tarih ve sanatla harmanlanmış bir deneyimi keşfetme fırsatı sunar. Rengarenk balıklarla çevrili dalış rotalarında, müzenin zengin koleksiyonunda yer alan 177 heykel, batık gemiler, antik hazineler, top mermileri ve sikkeler gibi büyüleyici eserler arasında yüzebilirsiniz.
Dalış sırasında mitolojik figürlerden antik döneme ait kalıntılara kadar pek çok farklı eseri yakından görme şansı bulabilir, su altındaki eşsiz atmosferde unutulmaz fotoğraflar çekebilirsiniz. Side Sualtı Müzesi, su altı tutkunları ve macera arayanlar için mutlaka keşfedilmesi gereken bir yer. Bu benzersiz müze, tarih ve denizaltı güzelliklerini bir araya getirerek ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Suna ve İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi
Antalya’nın tarihi Kaleiçi semtinde yer alan Suna ve İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi, 1993-1995 yılları arasında restore edilen klasik bir Osmanlı konağında ziyaretçilerini ağırlıyor. 19. yüzyıl Antalya yaşamını yansıtan bu müze, yöresel ürünlerle bir etnografya müzesi olarak düzenlenmiştir ve geçmişin izlerini günümüze taşır. Müze bahçesinde bulunan, 1863 yılında inşa edilmiş Aya Yorgi Kilisesi de tarihi ve mimarisiyle görülmeye değerdir.
Müzede, yöresel kıyafetler giymiş balmumu heykeller, 19. yüzyıla ait mobilyalar, duvar süslemeleri ve dönemin günlük yaşamını yansıtan ev eşyaları gibi geniş bir koleksiyon sergileniyor. Kocatepe Sokak üzerinde kolayca ulaşılabilir bir konumda bulunan Suna ve İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi, Antalya’nın kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için ideal bir durak. Müze ziyareti sonrası Aya Yorgi Kilisesi’nin benzersiz iç dekorasyonlarını da keşfedebilir, bu tarihi bölgenin büyüleyici atmosferini yaşayabilirsiniz.
Antalya’daki müzeler, tarihten sanata, doğadan kültüre kadar uzanan zengin içerikleriyle, şehri keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez duraklar arasında yer alıyor. Her biri kendine özgü bir hikaye anlatan bu müzeler, ziyaretçilerine geçmişten günümüze uzanan bir yolculuk sunuyor. Antalya’nın bu eşsiz müzelerini gezerek hem kültürel mirasa tanıklık edebilir hem de unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz. Şehirdeki müze çeşitliliği, herkesin ilgi alanına hitap edecek zenginlikte.
Antalya’da Gezilecek Dini Yapılar
Aya Yorgi Kilisesi
Kaleiçi’nin tarihi atmosferini tamamlayan Aya Yorgi Kilisesi, Antalya’nın mutlaka görülmesi gereken yapıları arasında yer alır. Kaleiçi’nde bulunan 5 Ortodoks Rum kilisesinden biri olan bu yapı, şehrin yakın dönem tarihine ışık tutar. 1920’li yıllardaki nüfus mübadelesinin ardından uzun süre depo olarak kullanılan kilise, zamanla harap bir hale gelmiştir.
1991 yılında başlayan ve 2 yıl süren restorasyon çalışmaları sonucunda Aya Yorgi Kilisesi, yeniden hayat bulmuş ve Kaleiçi Müzesi’nin bir sergi salonu olarak ziyaretçilere açılmıştır. Bu tarihi yapı, hem mimarisi hem de geçmişin izlerini taşıyan atmosferiyle Kaleiçi’ni keşfederken mutlaka uğramanız gereken bir duraktır.
Bali Bey Camii
Muratpaşa Mahallesi’nde, surların dışında Bali Bey Sokağı’nda yer alan Bali Bey Camii, tarihi dokusuyla dikkat çeken önemli bir Osmanlı eseridir. 15. yüzyılda akıncı beyi Malkoçoğlu Bali Bey tarafından inşa ettirilen cami, kareye yakın planıyla ve sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş büyük kubbesiyle klasik Osmanlı mimarisinin zarif bir örneğini sunar.
Bali Bey Camii, sade ve estetik yapısıyla hem tarih meraklıları hem de mimari severler için keşfedilmeye değer bir yapıdır. Antalya’nın tarihi mahallelerinden birinde yer alan bu cami, Osmanlı döneminin izlerini günümüze taşıyan bir kültürel miras niteliğindedir.
Emir Bedrüddin Camii
Alanya’da yer alan ve günümüzde Andızlı Cami olarak bilinen Emir Bedrüddin Camii, adını hemen yanında bulunan andız ağacından almıştır. 1277 yılında Emir Bedrüddin tarafından inşa ettirilen bu tarihi cami, sade mimarisi ve etkileyici detaylarıyla dikkat çeker. Caminin hemen yanında yer alan kesme taşlardan yapılmış, yüksek olmayan zarif bir minaresi bulunmaktadır.
Caminin en dikkat çeken unsurlarından biri, oymacılık sanatının en güzel örneklerini taşıyan minberidir. Emir Bedrüddin Camii, hem tarihi hem de sanatsal değeriyle Alanya’nın kültürel zenginliklerini keşfetmek isteyenler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yapıdır.
Kale Camii (Sultan Süleyman Camii)
Alanya’da, tarihi tersanenin batısında yer alan Kale Camii, Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılmış ve 1530-1566 yılları arasında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından yeniden inşa edildiği için Sultan Süleyman Camii adıyla da anılmaktadır. Tarihi dokusuyla dikkat çeken bu yapı, moloz taş kullanılarak inşa edilmiş kare planlı bir camidir.
Sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş, kiremit kaplı bir kubbeye sahip olan cami, sade ve zarif bir mimari örnektir. Son cemaat yeri ise dört ayak üzerine oturtulmuş, kiremit kaplı üç kubbeyle örtülüdür. Kale Camii, hem Selçuklu hem de Osmanlı dönemlerinin mimari izlerini taşıyan, Alanya’nın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.
Murat-Pascha-Moschee
Kazım Özalp Caddesi üzerinde, surların dışında yer alan Murat Paşa Camii, Antalya’nın Osmanlı döneminden kalma önemli dini yapılarından biridir. 1570 yılında Sadrazam Kurucu Murat Paşa tarafından yaptırılan cami, on kenarlı kasnak üzerine oturtulmuş yüksek bir kubbeyle örtülüdür ve zarif mimarisiyle dikkat çeker.
Sivri kemerli ve üç kubbeli son cemaat yerinin sütunları, renkli taşlarla süslenerek estetik bir görünüm kazanmıştır. Osmanlı mimarisinin ince detaylarını yansıtan Murat Paşa Camii, Antalya’nın tarihi ve kültürel zenginliğini keşfetmek isteyen ziyaretçilerin mutlaka görmesi gereken yapılardan biridir.
Noel Baba Kilisesi
Demre ilçesinde bulunan Noel Baba Kilisesi (Aziz Nikolaos Kilisesi), Hristiyan dünyası için kutsal kabul edilen önemli bir hac noktasıdır. Tüm dünyanın Noel Baba olarak tanıdığı Aziz Nikolaos, uzun yıllar Myra Antik Kenti’nde piskoposluk yapmış ve yoksullara ve çocuklara yaptığı yardımlarla büyük bir ün kazanmıştır. Aziz Nikolaos’un anısına halk tarafından inşa edilen bu tarihi kilise, günümüzde her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ilgisini çekmektedir.
Aralık ayında düzenlenen Noel kutlamaları ve mayıs ayında gerçekleştirilen Noel Baba Şenlikleri’ne ev sahipliği yapan kilise, hem manevi hem de kültürel bir merkezdir. Kilisenin iç mekanında yer alan etkileyici freskler ve süslemeler, tarih ve sanat meraklıları için mutlaka görülmesi gereken detaylardır. Noel Baba Kilisesi, tarihi ve mistik atmosferiyle Demre’yi ziyaret eden herkesin keşfetmesi gereken bir yapıdır.
Şehzade Korkut Camii
Antalya Kaleiçi’nin zengin tarihini yansıtan Şehzade Korkut Camii, farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan önemli bir kültür varlığıdır. İlk iskânı yaklaşık 2500 yıl öncesine dayanan bu bölge, kesintisiz yerleşimiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Caminin bulunduğu arkeolojik alan, kentin en eski yaşam alanlarını barındırır ve geçmişin zengin dokusunu gözler önüne serer.
M.Ö. 330-30 yılları arasında Roma döneminde agora olarak işlev gören bu alanda, M.S. 6. yüzyılda anıtsal bir kilise inşa edilmiştir. Daha sonra Türk döneminde camiye dönüştürülen bu yapı, 1896 yılındaki yangına kadar ibadethane olarak kullanılmaya devam etmiştir. Ancak bu büyük felaket sonrasında ağır hasar gören cami, uzun yıllar kullanılmaz halde kalmış ve kaderine terk edilmiştir. Şehzade Korkut Camii, hem tarihî hem de mimari açıdan Antalya’nın zengin kültürel mirasını temsil eden önemli bir eserdir.
Antalya bietet seinen Besuchern unvergessliche Erinnerungen als einzigartiges Reiseziel, wo Geschichte, Natur, Kultur und Meer aufeinandertreffen. Mit seiner reichen historischen Struktur, faszinierenden Naturschönheiten, lebhaften Touristenzielen und herrlichen Stränden bietet Antalya eine perfekte Urlaubsmöglichkeit für alle Arten von Reisenden. Vergessen Sie bei Ihrem Besuch in Antalya nicht, die Orte in diesem Reiseführer zu erkunden und die Perle des Mittelmeers in vollen Zügen zu genießen.
Diese Artikel könnten Ihre Aufmerksamkeit erregen: