Fransa’da Gezilecek Şehirler
Fransa’da gezilecek şehirler, hem tarihi zenginlikleri hem de kültürel dokularıyla ziyaretçilerini büyülemeyi başarıyor. Ülkenin dört bir yanında yer alan bu şehirler, farklı dönemlerden kalma mimarileri, etkileyici meydanları ve doğal güzellikleriyle adeta birer açık hava müzesi niteliğinde. Her biri kendi kimliğini ve hikayesini sunarken, tarih, sanat, gastronomi ve doğayı bir araya getiren bu şehirler, gezginlerin unutulmaz anılar biriktireceği destinasyonlar arasında yer alıyor.
Başlıklar
- 1 Aix-en-Provence
- 2 Amiens
- 3 Angers
- 4 Avignon
- 5 Besançon
- 6 Bordeaux
- 7 Brest
- 8 Caen
- 9 Cannes
- 10 Clermont-Ferrand
- 11 Dijon
- 12 Grenoble
- 13 Le Havre
- 14 Le Mans
- 15 Lille
- 16 Limoges
- 17 Lyon
- 18 Marsilya
- 19 Metz
- 20 Montpellier
- 21 Mulhouse
- 22 Nancy
- 23 Nantes
- 24 Nice
- 25 Nimes
- 26 Orleans
- 27 Paris
- 28 Perpignan
- 29 Quimper
- 30 Reims
- 31 Rennes
- 32 Rouen
- 33 Saint-Etienne
- 34 Strasbourg
- 35 Toulon
- 36 Toulouse
- 37 Tours
- 38 Valence
Aix-en-Provence
Aix-en-Provence, Güney Fransa’nın büyüleyici atmosferini sunan, dar sokakları ve cıvıl cıvıl meydanlarıyla dikkat çeken bir şehir. Köklü Roma geçmişiyle öne çıkan Aix-en-Provence, her döneme ait tarihi yapılarıyla adeta bir açık hava müzesi gibi. Şehrin kalbi olan Cours Mirabeau, zarif kafeleri, 17. yüzyıldan kalma çeşmeleri ve görkemli mimarisiyle hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin favori buluşma noktası.
Saint-Sauveur Katedrali, gotik, Roma ve barok tarzların zarif bir birleşimiyle şehrin en etkileyici dini yapılarından biri. Ayrıca, ünlü ressam Paul Cézanne’ın memleketi olan Aix-en-Provence, sanatseverler için özel bir yer. Cézanne’ın atölyesini ziyaret ederek, sanatçının ilham aldığı manzaraları keşfedebilirsiniz.
Amiens
Amiens, Fransa’nın kuzeyinde yer alan, Orta Çağ’dan kalma yapıları ve zengin tarihiyle ünlü bir kent. Gezginler için ilk durak, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan görkemli Amiens Katedrali olabilir. 13. yüzyılda inşa edilen bu devasa yapı, zarif süslemeleri ve ince detaylarıyla ziyaretçilerini büyülüyor.
Tarihi ve renkli atmosferiyle Saint-Leu bölgesi, su yolları boyunca sıralanmış rengarenk evleri ve canlı kafeleriyle şehrin en etkileyici yerlerinden biri. Ayrıca, bilim-kurgu edebiyatının öncüsü Jules Verne’in yaşadığı ve bugün müze olarak ziyaret edilen Jules Verne Evi de şehirde mutlaka görülmesi gereken turistik duraklardan biri.
Angers
Angers, Fransa’nın batısında, Loire Vadisi’nin kalbinde yer alan büyüleyici bir şehir. Tarihi Plantagenet hanedanına ev sahipliği yapmış bu kent, tarih severler için tam bir hazine niteliğinde. Şehre adım attığınızda, 13. yüzyıldan kalma görkemli Angers Şatosu hemen dikkat çekiyor. Kalede sergilenen ünlü ‘Kıyamet Gobleni’ ve güçlü surlar, geçmişin izlerini gözler önüne seriyor.
Gotik tarzda inşa edilmiş Saint-Maurice Katedrali ise vitrayları ve zarif mimarisiyle Angers’in en önemli tarihi yapılarından biri. Şehirde dolaşırken dar sokaklar boyunca ahşap çerçeveli evler ve Orta Çağ’a ait yapılarla karşılaşmak, ziyaretçilere adeta bir zaman yolculuğu yaşatıyor.
Avignon
Avignon, Fransa’nın Provence bölgesinde, Rhone Nehri kıyısında yer alan tarihî bir şehir. Şehrin en ünlü yapılarından biri olan Papalık Sarayı, 14. yüzyılda papaların burada ikamet etmesiyle inşa edilmiş ve şehrin tarihî zenginliğini gözler önüne seriyor.
Avignon’un simgelerinden biri olan Pont Saint-Bénézet Köprüsü, nehir üzerinden yarım kalan yapısıyla ve üzerindeki şapeliyle dikkat çekiyor. Ayrıca UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan surlarla çevrili tarihî şehir merkezi, Avignon’un büyüleyici atmosferini keşfetmek isteyenler için etkileyici bir durak.
Besançon
Fransa’nın doğusunda, Doubs Nehri’nin kıvrımları arasında yer alan Besançon, tarihi ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir şehir. Şehrin simgesi olan Besançon Citadel Kalesi, 17. yüzyılda inşa edilmiş ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Hem büyüleyici manzarası hem de içerisinde bulunan müzesiyle, şehri keşfetmek isteyenler için ilk durak olabilir.
Besançon’un tarihî dokusunu yansıtan Granvelle Sarayı ve zarif Saint-Jean Katedrali de şehrin önemli yapıları arasında. Bu tarihî şehir, hem mimarisi hem de kültürel mirasıyla keşfetmeye değer bir destinasyon.
Bordeaux
Bordeaux, Fransa’nın güneybatısında üzüm bağları ve ünlü şaraplarıyla tanınan, tarih ve kültürle dolu bir şehir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan tarihi merkeziyle dikkat çeken Bordeaux, özellikle Place de la Bourse ile büyüleyici bir manzara sunuyor. 18. yüzyıldan kalma bu meydan, yaz akşamlarında nehre yansıyan görüntüsüyle unutulmaz anlar yaşatıyor. Garonne Nehri’ni aşan tarihi Pont de Pierre Köprüsü de şehrin simgeleri arasında yer alıyor.
Şehrin kalbindeki Saint-André Katedrali, gotik mimarisi ve 11. yüzyıla dayanan tarihiyle büyüleyici bir yapıdır. Aynı zamanda Orta Çağ’dan kalma Grosse Cloche çan kulesi, şehrin geçmişine tanıklık eden önemli yapılardan biri. Bordeaux, tarihî dokusu, şarap kültürü ve etkileyici manzaralarıyla gezginler için unutulmaz bir destinasyon.
Brest
Brest, Fransa’nın en batısında, Atlantik Okyanusu kıyısında yer alan tarihî ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir şehir. Yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Brest, özellikle 3. yüzyıldan kalma Brest Kalesi ile dikkat çekiyor. Bu görkemli yapı, şehrin tarihî mirasını yansıtarak hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini çekiyor.
İkinci Dünya Savaşı sırasında inşa edilen Alman denizaltı üssü, günümüzde bir müzeye dönüştürülmüş olup, savaş tarihine meraklı olanlar için önemli bir durak haline gelmiş. Ayrıca Brest, deniz bilimlerine adanmış Océanopolis Müzesi ile de tanınıyor ve deniz yaşamını keşfetmek isteyen ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunuyor.
Caen
Caen, Normandiya bölgesinin tarihî ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehri. Şehrin kalbinde yer alan Caen Kalesi, 11. yüzyılda William the Conqueror tarafından inşa edilmiş ve hem savunma hattı hem de kraliyet ikametgâhı olarak kullanılmış. İçerisinde yer alan Normandiya Müzesi ve Güzel Sanatlar Müzesi, tarih ve sanat meraklılarına keyifli bir keşif sunuyor.
Şehrin bir diğer önemli yapısı Abbaye aux Hommes (Erkekler Manastırı), William the Conqueror’un mezarına ev sahipliği yapmasıyla ve gotik mimarisiyle dikkat çekiyor. Kadınlar Manastırı (Abbaye aux Dames) ise kentin diğer bir mimari şaheseri olarak görülmeye değer.
Cannes
Cannes, Fransız Rivierası’nın göz alıcı sahil kenti olarak ünlü olsa da, sadece prestijli Cannes Film Festivali ve muhteşem plajlarıyla değil, tarihi zenginlikleriyle de öne çıkıyor. Şehrin en yüksek noktasında yer alan Le Suquet bölgesi, dar sokakları ve eski taş evleriyle sizi adeta geçmişe götürürken, burada yer alan Notre-Dame de l’Esperance Kilisesi, 17. yüzyıldan kalma ihtişamıyla Cannes’ın tarihî ve mimari güzelliklerini gözler önüne seriyor.
Cannes’ın doğasına ve tarihine tanıklık etmek isteyenler için Iles de Lerins Adaları ise kaçırılmaması gereken bir durak. Ünlü Fort Royal, demir maskeli adamın tutulduğu yer olarak biliniyor ve ziyaretçilere eşsiz bir tarihî deneyim sunuyor. Cannes, zarafeti, tarihi ve büyüleyici sahilleriyle unutulmaz bir seyahat vadediyor.
Clermont-Ferrand
Clermont-Ferrand, Fransa’nın orta kısmında, hem doğal güzellikleri hem de tarihî dokusuyla dikkat çeken bir şehir. Puy de Dôme yanardağı ile çevrili olan şehir, doğa yürüyüşleri ve manzara severler için harika bir kaçış noktası sunuyor. Şehrin simgesi haline gelmiş Notre-Dame de l’Assomption Katedrali, siyah lav taşından inşa edilmiş Gotik mimarisiyle ziyaretçileri büyülüyor ve Clermont-Ferrand’ın siluetinde önemli bir yer tutuyor.
Tarihi Place de Jaude ise Roma Dönemi’ne kadar uzanan geçmişiyle şehrin canlı buluşma noktası. Ayrıca, Michelin Müzesi, sanayi tarihi meraklıları için ilginç bir durak olarak öne çıkıyor.
Dijon
Dijon, Orta Çağ ve Rönesans Dönemi’nden kalma yapıları ve zengin kültürel mirasıyla Fransa’nın en etkileyici şehirlerinden biri. Şehirdeki ilk duraklardan biri, tarihî Palais des Ducs (Dükler Sarayı) olabilir. Bugün Güzel Sanatlar Müzesi’ne ev sahipliği yapan bu görkemli yapı, geniş avlusuyla Dijon’un geçmişine ışık tutuyor.
Gotik mimarinin zarif bir örneği olan Notre-Dame de Dijon Kilisesi, özellikle dış cephesindeki grotesk figürleriyle dikkat çekiyor ve şehrin mimari zenginliğini gözler önüne seriyor. Şehir merkezindeki Place de la Liberation ise çevresindeki kafeler ve restoranlarıyla hem yerel halkın hem de turistlerin keyifli zaman geçirdiği popüler bir buluşma noktası. Tarihi dokusu, mimari zenginlikleri ve canlı atmosferiyle Dijon, keşfetmek için harika bir şehir.
Grenoble
Alpler’in eteğinde konumlanan Grenoble, hem doğal güzellikleri hem de tarihiyle büyüleyici bir Fransız şehri. Dar sokaklı eski şehir bölgesi, geçmişin izlerini günümüze taşıyor ve ziyaretçilere nostaljik bir atmosfer sunuyor.
Grenoble’un en dikkat çeken noktalarından biri olan Bastille Kalesi, teleferikle çıkılan dağın zirvesinde yer alıyor ve ziyaretçilere şehrin ve Alpler’in panoramik manzarasını sunuyor. Tarihi ve doğayı bir arada keşfetmek isteyenler için mükemmel bir durak. Ayrıca, Saint-Laurent Arkeoloji Müzesi, Roma Dönemi’ne ait eserleriyle tarihe meraklı gezginleri kendine çekiyor.
Grenoble, aynı zamanda Polygone Scientifique ile Avrupa’nın en büyük bilim merkezlerinden birine ev sahipliği yaparak hem tarihi hem de modernliği mükemmel bir şekilde birleştiriyor. Doğa, tarih ve bilimle dolu bu şehir, her gezgin için unutulmaz bir deneyim vadediyor.
Le Havre
Le Havre, Manş Denizi kıyısında yer alan, modern mimarisi ve tarihî dokusuyla öne çıkan bir liman şehri. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu şehir, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra mimar Auguste Perret tarafından yeniden inşa edilen kent merkeziyle modern mimarinin harika bir örneğini sunuyor.
Le Havre’nin en eski yapılarından biri olan Le Havre Katedrali, Gotik ve barok mimarinin zarif bir birleşimini sergiliyor. Sanatseverler içinse André Malraux Modern Sanat Müzesi (MuMa), Monet gibi ünlü sanatçıların eserleriyle zengin bir koleksiyon sunuyor.
Le Mans
Le Mans, tarihî dokusuyla öne çıkan bir şehir olmasının yanı sıra, dünya çapında ünlü araba yarışlarıyla da biliniyor. Formula 1 pistine ev sahipliği yapan şehir, yarış tutkunları kadar tarih meraklılarını da kendine çekiyor. Orta Çağ’dan kalma dar sokakları ve taş yapılarıyla Le Mans, ziyaretçilerine geçmişin izlerini sunuyor.
Şehirdeki en önemli yapılardan biri olan Saint Julian Katedrali, Gotik ve Romanesk tarzların zarif bir birleşimiyle inşa edilmiş ve etkileyici mimarisiyle dikkat çekiyor. Tarihi Cite Plantagenet bölgesi ise Arnavut kaldırımlı sokakları ve taş evleriyle Orta Çağ atmosferini yaşatıyor. Ayrıca, Roma dönemine ait iyi korunmuş surlar da Le Mans’ın tarihî zenginliğini gözler önüne seriyor.
Lille
Lille, Fransa’nın kuzeyinde yer alan, tarihî ve kültürel zenginlikleriyle büyüleyen bir şehir. Şehrin kalbi olan Grand Place du Général-de-Gaulle (Grand Place), 17. yüzyıldan kalma binalarla çevrili etkileyici bir meydan olup, Lille’in en popüler noktalarından biri. Yakınındaki Eski Borsa (Vieille Bourse), zarif işlemeleri ve içinde kurulan kitap ve antika pazarlarıyla tarih meraklılarının ilgisini çekiyor.
Neo-gotik tarzda inşa edilen Notre-Dame de la Treille Katedrali, modern dokunuşlarıyla Lille’in geçmişini ve geleceğini bir araya getiriyor. Ayrıca, 17. yüzyıldan kalma Lille Kalesi, Vauban’ın tasarımıyla şehrin savunma tarihine ışık tutuyor.
Limoges
Limoges, Fransa’nın Nouvelle-Aquitaine bölgesinde yer alan ve zarif porselenleriyle ünlü bir şehir. Gotik mimarinin başyapıtlarından biri olan Limoges Katedrali, 13. yüzyılda inşa edilmeye başlanmış ve ancak 19. yüzyılda tamamlanmıştır. Katedralin yanı başındaki Jardin de l’Eveche, şehrin huzur dolu yeşil alanlarından biridir ve dinlenmek için ideal bir noktadır.
Orta Çağ dönemine ait Cour du Temple sokakları, Limoges’in tarihî dokusunu yakından hissetmek isteyenler için büyüleyici bir keşif sunar. Şehrin ünlü porselen mirasını keşfetmek içinse Musee National Adrien Dubouche, Limoges’in porselen endüstrisinin tarihini gözler önüne seriyor.
Lyon
Lyon, Fransa’nın en büyük ve en tarihi şehirlerinden biri olarak, zengin geçmişi ve doğal güzellikleriyle büyüleyici bir destinasyon. Rhone ve Saone nehirlerinin buluştuğu bu kent, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Vieux Lyon bölgesiyle ziyaretçilerine Orta Çağ ve Rönesans dönemlerinden kalma dar sokaklar, taş binalar ve gizli geçitler arasında adeta bir zaman yolculuğu sunuyor. Burada yer alan St. Jean Katedrali, Gotik ve Romanesk mimarinin göz alıcı bir örneği.
Fourvière Tepesi, Roma dönemine ait kalıntıları ve şehre hâkim manzarasıyla öne çıkarken, tepedeki Notre-Dame de Fourvière Bazilikası da Lyon’un simgeleri arasında yer alıyor. Sinemanın öncülerinden Lumière kardeşlerin müzeye dönüştürülmüş evinde sinema tarihine tanıklık edebilir, şehrin ünlü mutfağını keşfederek gastronomik lezzetlerin tadını çıkarabilirsiniz. Lyon ayrıca Küçük Prens’in yazarı Antoine de Saint-Exupery’nin memleketi; burada ünlü Küçük Prens heykeli ve temalı hediyelik eşyalarla karşılaşmak sizi gülümsetecek.
Marsilya
Marsilya, Akdeniz’in büyüleyici atmosferiyle sarılmış, tarih ve kültürün iç içe geçtiği renkli bir liman kenti. Şehrin kalbi olan Eski Liman (Vieux-Port), taze deniz ürünlerinin satıldığı sabah balık pazarı ve çevresindeki canlı atmosferiyle ziyaretçileri kendine çekiyor. Buradan kalkan teknelerle Frioul Adaları ve Château d’If’e yapacağınız keşif turları unutulmaz anılar bırakıyor.
Marsilya’nın tepesinde yükselen Notre-Dame de la Garde Bazilikası, hem şehrin hem de denizin nefes kesici manzaralarını sunan bir seyir noktası. Tarihî Le Panier Mahallesi ise dar sokakları, renkli evleri ve sanat atölyeleriyle Marsilya’nın otantik ruhunu keşfetmek isteyenler için ideal bir yer.
Metz
Fransa’nın doğusunda, Almanya sınırına yakın bir konumda bulunan Metz, hem tarihi dokusuyla hem de modern kültürüyle ziyaretçilerini büyülüyor. Moselle Nehri kıyısına kurulmuş bu şehir, Roma İmparatorluğu’ndan kalma kalıntılarıyla öne çıkıyor. Eski şehir bölgesinde dolaşırken antik Roma hamamları ve amfi tiyatrosu gibi yapılar, şehrin zengin tarihini gözler önüne seriyor.
Metz’in en dikkat çekici yapılarından biri olan Metz Katedrali, göz alıcı vitrayları ve Gotik mimarisiyle hayranlık uyandırıyor. Ayrıca, modern sanatın kalbi olan Centre Pompidou-Metz, kentin çağdaş sanat dünyasına ne kadar açık olduğunu gösteriyor.
Montpellier
Montpellier, güney Fransa’da tarih ve modernliği harmanlayan, canlı atmosferiyle dikkat çeken bir şehir. Şehrin kalbi olan Place de la Comédie, geniş meydanı ve etrafındaki kafeleriyle gezginler için mükemmel bir dinlenme noktası sunuyor. Tarihi yapılarıyla öne çıkan Montpellier’de, 13. yüzyıldan kalma Gotik Saint-Pierre Katedrali, şehrin dini ve mimari mirasını keşfetmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Promenade du Peyrou ise Roma Dönemi’nden kalma su kemeri ve Louis XIV heykeliyle geçmişi bugüne taşıyan etkileyici bir yürüyüş alanı.
Sanatseverler için Fabre Müzesi, Avrupa resim sanatının zengin koleksiyonlarını barındırarak şehrin kültürel zenginliğini gözler önüne seriyor. Montpellier, tarih, sanat ve modern hayatın iç içe geçtiği bir destinasyon arayan gezginler için harika bir seçenek.
Mulhouse
Mulhouse, Fransa’nın doğusunda, Alsace bölgesinde yer alan ve İsviçre, Almanya ve Fransa’nın kesiştiği noktaya yakın konumda bulunan tarihî ve sanayi mirasıyla dikkat çeken bir şehir. Şehir merkezinde yer alan ve 16. yüzyıldan kalma Hotel de Ville (Belediye Binası), renkli cephesi ve göz alıcı detaylarıyla şehrin en ikonik yapılarından biri.
Gotik mimarinin zarif bir örneği olan Saint-Étienne Protestan Kilisesi de şehirde mutlaka görülmesi gereken bir durak. Ayrıca, Avrupa’nın en büyük otomobil müzelerinden biri olan Cite de l’Automobile, otomobil tutkunlarının ilgisini çeken bir müze olup, tarihi araçların sergilendiği önemli bir merkezdir.
Nancy
Nancy, Fransa’nın Lorraine bölgesinde, tarihi ve mimarisiyle büyüleyici bir şehir. İlk durak, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Stanislas Meydanı olabilir. Bu meydan, zarif çeşmeleri, altın kaplamalı demir parmaklıkları ve etkileyici atmosferiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.
Şehirde keşfedilmesi gereken diğer yapılar arasında, Gotik tarzda inşa edilen ve muhteşem vitraylarıyla dikkat çeken Nancy Katedrali yer alıyor. Ayrıca Eski Şehir (Ville Vieille) bölgesinde bulunan Rönesans dönemi Dükler Sarayı, Lorraine Dükleri’nin zengin tarihini gözler önüne seriyor.
Nantes
Nantes, Fransa’nın batısında, Loire Nehri kıyısında konumlanmış, tarihî ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken bir şehir. Şehrin simgesi haline gelmiş olan Château des Ducs de Bretagne (Bretanya Dükleri Şatosu), 15. yüzyılda inşa edilmiş ve günümüzde tarihi canlandıran bir müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Nantes’ın bir diğer göz alıcı yapısı ise 500 yıl boyunca inşa edilmiş olan görkemli Cathédrale Saint-Pierre-et-Saint-Paul (Nantes Katedrali). Gotik mimarinin bu şaheseri, şehrin tarihî merkezinde yer alıyor ve kesinlikle görülmeye değer.
Sanat ve yaratıcılık açısından da zengin olan Nantes, özellikle Les Machines de l’île ile biliniyor. Jules Verne’in hayal gücünden esinlenerek tasarlanan bu fantastik mekan, dev mekanik filler ve büyüleyici yaratıklarla unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Nice
Akdeniz’in incisi Nice, masmavi denizi, ılıman iklimi ve tarihi dokusuyla hem yerli hem de yabancı gezginlerin favori duraklarından biri. Antik Roma Dönemi’ne ait Cimiez Amfitiyatrosu, şehrin zengin tarihini keşfetmek isteyenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden.
Nice’in kalbi olan Vieille Ville (Eski Şehir), dar sokakları ve pastel renkli binalarıyla Akdeniz’in tipik mimarisini sergilerken, görkemli Nice Katedrali barok ve gotik tarzın zarif bir örneği olarak dikkat çekiyor. Deniz kenarındaki ünlü Promenade des Anglais, yürüyüş yapmak ve Akdeniz’in huzurunu hissetmek isteyenler için ideal bir adres. Castle Hill ise şehri kuş bakışı izlemek isteyen ziyaretçilere nefes kesici manzaralar sunuyor.
Nimes
Nîmes, Fransa’nın güneyinde yer alan ve antik Roma mirasıyla ünlü bir şehir. Tarihî yapılarıyla adeta bir açık hava müzesi gibi olan Nîmes, özellikle Roma Dönemi’nden kalan yapılarıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Şehrin en dikkat çeken yapılarından biri olan Nîmes Arenası (Amphitheatre de Nîmes), MS 100 yılında inşa edilmiş ve geçmişte gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapmış. Bugün ise bu devasa amfitiyatro, konserler ve festivaller için kullanılıyor.
Şehirdeki bir diğer antik yapı ise Maison Carrée, milattan sonra 2 yılında yapılan bu tapınak, dünyanın en iyi korunmuş Roma tapınaklarından biri olarak biliniyor. Ayrıca, Pont du Gard su kemeri, Roma döneminin mühendislik harikalarından biri olarak ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Orleans
Loire Nehri kıyısında yer alan Orléans, Fransa’nın merkezinde tarih ve kültürle dolu bir şehir. 100 Yıl Savaşları sırasında Joan of Arc’ın cesur savunmasıyla tanınan Orléans, Orta Çağ’ın ruhunu günümüze taşıyor.
Şehirdeki ilk durak, görkemli gotik mimarisiyle dikkat çeken Orléans Katedrali olabilir. Tarihi atmosferin kalbinde yer alan Place du Martroi ise Joan of Arc’ın at üstündeki heykeliyle şehrin özgürlük mücadelesinin simgesi olarak öne çıkıyor.
Paris
Paris, romantizmin ve sanatın başkenti olarak tanınan, tarihî ve kültürel zenginlikleriyle büyüleyici bir şehir. Sen Nehri’nin kıyısında yer alan Paris’te, Eyfel Kulesi’nin ihtişamı hem gündüz hem gece ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor. Kuleye en güzel bakış noktalarından biri olan Jardins du Trocadéro, göz alıcı manzarası ve görkemli çeşmeleriyle unutulmaz anlar sunuyor.
Gotik mimarinin başyapıtı Notre Dame Katedrali ve Mona Lisa gibi eserleri barındıran Louvre Müzesi, sanat tutkunları için vazgeçilmez duraklardan. Şanzelize Bulvarı’nda keyifli bir yürüyüş yapabilir, Napolyon Dönemi’nden kalma Zafer Takı’nı görebilirsiniz. Montmartre Tepesi’ndeki Sacre-Coeur Bazilikası ise şehri yukarıdan izlemek ve sanatçılarla dolu sokaklarda gezinmek için mükemmel bir durak.
Perpignan
Perpignan, İspanya sınırına yakın konumu ve Akdeniz’in sıcak iklimiyle Katalan kültürünün izlerini taşıyan büyüleyici bir şehir. Katalan mirasını keşfetmek isteyenler için ilk durak, 13. yüzyılda Katalan kralları için inşa edilen görkemli Palais des Rois de Majorque (Mallorca Kralları Sarayı) olabilir. Şehrin simgelerinden biri olan Le Castillet ise kırmızı tuğlalı yapısıyla eski şehre giriş kapısı olarak kullanılmış ve günümüzde dikkat çeken bir tarihi yapıdır.
Şehir merkezinde dolaşırken Gotik tarzıyla öne çıkan Saint-Jean-Baptiste Bazilikası’nı ziyaret etmek de şart. Bu etkileyici katedral, 14. yüzyıldan beri ibadet için kullanılan önemli bir dini merkezdir.
Quimper
Quimper, Fransa’nın batısındaki Bretonya bölgesinde yer alan ve Breton kültürünün kalbinin attığı bir şehir. Şehirdeki Breton Müzesi, bu zengin kültürü yakından tanımak isteyenler için ideal bir durak sunuyor. Ayrıca, Quimper’in ünlü el yapımı seramikleri olan Faience, geleneksel Quimper çömlekçiliğini gözler önüne seriyor ve şehri keşfederken sıkça karşınıza çıkıyor.
Şehrin simgesi olan Saint-Corentin Katedrali, 13. yüzyıldan kalma gotik mimarisiyle göz kamaştırıyor. İki görkemli kulesi ve muhteşem vitray pencereleriyle gezginleri büyüleyen katedralin çevresindeki tarihî merkezde, yarı ahşap evler ve şirin kafeler hoş bir atmosfer sunuyor.
Reims
Reims, Fransa’nın kuzeydoğusunda yer alan, şarapları ve tarihiyle ünlü büyüleyici bir şehir. Gotik mimarinin başyapıtlarından biri olan Reims Katedrali, 13. yüzyılda inşa edilmiş ve yüzyıllar boyunca Fransız krallarının taç giyme törenlerine ev sahipliği yapmıştır. Şehrin kalbinde yer alan bu katedral, etkileyici süslemeleriyle dikkat çekiyor.
Tarihi keşfetmek isteyenler için Tau Sarayı da önemli bir durak. Eskiden piskoposların ikametgahı olan bu yapı, bugün müze olarak hizmet veriyor ve taç giyme törenlerine dair zengin bir koleksiyon sunuyor. Ayrıca UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Saint-Remi Bazilikası, 11. yüzyılda inşa edilmiş ve hem mimarisi hem de dini önemiyle Reims’in en özel yapılarından biri.
Rennes
Rennes, Fransa’nın kuzeybatısında yer alan ve tarih boyunca Avrupa’nın önemli şehirlerinden biri olmayı başarmış bir kent. Şehrin öne çıkan yapılarından biri olan 15. yüzyıldan kalma Parlement de Bretagne binası, etkileyici mimarisiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Rennes’in dini simgelerinden olan Cathedrale Saint-Pierre de Rennes ise görkemiyle geçmişin izlerini bugüne taşıyor.
Rennes’in canlı atmosferini deneyimlemek isteyenler için Marche des Lices Meydanı ideal bir durak. Sanatseverler ise Rennes Güzel Sanatlar Müzesi’nde şehrin kültürel zenginliğini keşfetme fırsatı bulabilirler.
Rouen
Normandiya’nın kalbi Rouen, tarihî zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle gezginleri kendine çeken büyüleyici bir şehir. Sen Nehri kıyısında yer alan Rouen, Orta Çağ’ın mistik havasını günümüze taşıyor. Şehrin simgesi haline gelmiş Rouen Katedrali, gotik mimarisiyle hem şehrin hem de dünyanın en ünlü yapılarından biri. Rouen, aynı zamanda Jeanne d’Arc’ın mahkemesinin yapıldığı ve son günlerini geçirdiği şehir olarak da bilinir. Jeanne d’Arc Kilisesi ve Eski Pazar Meydanı, bu tarihi olayın izlerini taşıyor.
Rouen’in bir diğer simgesi olan Gros Horloge, tarihi sokaklar arasında yer alan büyük astronomik saatiyle ziyaretçilere zamanda bir yolculuk sunuyor.
Saint-Etienne
Saint-Etienne, hem doğal güzellikleri hem de kültürel zenginlikleriyle ziyaretçilere pek çok keşif fırsatı sunan bir şehir. Sanayi kenti geçmişine sahip olmasına rağmen, bugün modern bir şehir atmosferiyle dikkat çeken Saint-Etienne, tarihî ve mimari yapılarıyla öne çıkıyor. Şehrin en etkileyici yapılarından biri olan Saint-Etienne Katedrali, Gotik ve neoklasik tarzda inşa edilmiş görkemli mimarisiyle ziyaretçileri büyülüyor.
Saint-Etienne Maden Müzesi, kentin sanayi ve maden tarihini keşfetmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Ayrıca UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Le Corbusier Tasarım Merkezi, modern mimarinin önde gelen isimlerinden Le Corbusier’in etkileyici çalışmalarını sergiliyor.
Strasbourg
Strasbourg, Almanya-Fransa sınırında yer alan, hem tarihi hem de modern yapısıyla dikkat çeken büyüleyici bir şehir. Alsace bölgesinin başkenti olan Strasbourg, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Grande Île bölgesi ile ünlüdür. Şehrin simgesi haline gelmiş Strasbourg Katedrali, Gotik mimarisi ve detaylı süslemeleriyle Avrupa’nın en yüksek yapılarından biri olarak göz dolduruyor. Tarihi Kammerzell Evi de, hem otel hem de restoran olarak hizmet veren bir yapı olup, şehrin geçmişini yansıtan bir başka önemli durak.
Strasbourg’un en büyüleyici bölgelerinden biri olan La Petite France, rengarenk ahşap evleri, dar sokakları ve Ill Nehri üzerindeki yansımalarıyla adeta bir kartpostal gibi. Bu tarihi mahalle, romantik bir yürüyüş için ideal olduğu kadar fotoğraf meraklıları için de harika bir durak.
Toulon
Fransa’nın güneyinde, Akdeniz kıyısında yer alan Toulon, hem liman kenti olması hem de doğal ve tarihi güzellikleriyle öne çıkan bir şehir. Toulon Limanı, sadece ticaretin değil, yüzyıllar boyunca denizciliğin merkezi olmuş bir bölge. Liman boyunca yürüyüş yaparken eski savaş gemilerini görmek, şehrin denizcilik geçmişine dair ipuçları sunuyor.
Toulon’un tarihî simgelerinden biri olan Toulon Katedrali, 11. yüzyılda inşa edilmeye başlanmış ve 18. yüzyıla kadar eklemelerle tamamlanmış bir yapıdır. Şehrin kalbi olarak bilinen Place de la Liberté ise canlı atmosferiyle Toulon’un nabzını tutmak isteyenler için ideal bir durak. Doğal güzellikler arayanlar için ise Mont Faron Tepesi, teleferikle çıkılabilen ve Akdeniz’e yukarıdan bakabileceğiniz eşsiz bir manzara sunuyor.
Toulouse
Toulouse, Fransa’nın güneybatısında yer alan, sıcak atmosferi ve tarihî dokusuyla dikkat çeken büyüleyici bir şehir. “Pembe Şehir” olarak anılan Toulouse, kendine özgü kırmızı tuğlalı binalarıyla benzersiz bir görünüm sunuyor. Şehrin kalbindeki Capitole Meydanı, belediye binası ve tarihî opera binasıyla Toulouse’un en ikonik noktalarından biri. Yakınında yer alan Saint-Sernin Bazilikası, Avrupa’nın en büyük Romanesk kiliselerinden biri olarak mutlaka görülmesi gereken bir yapı.
Tarih ve sanatı sevenler için Augustins Müzesi, Orta Çağ ve Rönesans Dönemi’ne ait eserlerle dolu, bir zamanların manastırı olan etkileyici bir müze. Ayrıca Saint-Pierre Köprüsü üzerinden şehrin huzur dolu manzarasını izlemek de keyifli bir deneyim.
Tours
Loire Nehri kıyısında yer alan Tours, tarihî zenginliğiyle öne çıkan, Fransa’nın orta kesiminde büyüleyici bir şehir. St. Gatien Katedrali, zarif detayları ve göz alıcı vitraylarıyla gezginlerin favori duraklarından biri. Eski şehrin kalbi olan Place Plumereau ise Orta Çağ’dan kalma evleri, şirin kafeleri ve canlı atmosferiyle mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.
Tarihi keşfetmeye devam ederken, Chateau de Tours da kaçırılmaması gereken bir durak. Bu eski kale, şehrin geçmişine dair çeşitli sergilere ev sahipliği yapıyor ve Tours’un tarihiyle daha da yakından tanışmanızı sağlıyor.
Valence
Valence, Fransa’nın güneydoğusunda, Rhone Nehri kıyısında yer alan ve hem doğal güzellikleri hem de tarihî yapılarıyla öne çıkan büyüleyici bir şehir. Roma döneminden kalma dar sokakları ve tarihî yapılarıyla Valence, ziyaretçilerine adeta başka bir zaman diliminde yolculuk yapma hissi uyandırıyor.
Şehrin en dikkat çekici yapılarından biri olan Saint Apollinaris Valence Katedrali, 11. yüzyıldan kalma ihtişamlı bir yapı. Ayrıca Pendentif Anıtı, Valence’nin Rönesans mirasını yansıtan önemli bir eser olarak 1548’de inşa edilmiş. Şehrin bir diğer simgesi olan Maison des Têtes, cephesindeki heykelleriyle dikkat çeken 16. yüzyıldan kalma bir yapı ve Valence’nin tarihî zenginliğini gözler önüne seriyor.
Fransa’da gezilecek şehirler, her birinde bambaşka bir atmosfer ve keşfedilmeyi bekleyen bir hikaye sunuyor. Gotik katedrallerden büyüleyici şatolara, modern sanat galerilerinden Orta Çağ’ın dar sokaklarına kadar çeşitlilik gösteren bu şehirler, hem tarihi derinliği hem de günümüz kültürüyle ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim yaşatıyor. Fransa’nın büyüleyici şehirleri, her gezginin seyahat listesinde mutlaka yer almalı.
Bu makaleleri görmek isteyebilirsiniz :